Yeni Dünya Düzeni ve Ayak Sesleri
Bir süredir Güneyimizde katil ve zalim İsrail’in insanlık dışı katliamları ve Ortadoğu’daki dehşetengiz değişimler bütün dünyada bir tepki ve korku iklimi yaratmıştı. Ortadoğu’daki yapısal değişimlere yol açan çatışmalardan önce başlayan Ukrayna Savaşı ise dünya için bir çok anlaşılmaz konuyu gündeme getirmiş, Avrupa’yı topyekun (Macaristan gibi istisnalar hariç) ve Biden yönetimindeki ABD’yi de Avrupa’yı da dizayn edecek şekilde savaşın içine sokmuştu. Bu durum Uzakdoğu’daki gerilimlerle başka anlamlar kazanmaya devam etmiştir.
Avrupa’daki Almanya ve İngiltere gibi Uzakdoğu’daki Japonya ve Çin de savunma harcamalarını yüksek oranlarda artırmışlardır. Ukrayna Savaşı üçüncü bir ülkeye sıçrar ise Dünya Savaşı çıkar öngörüsü henüz tarihteki benzerleri ile uyuşmayan bir şekildedir. Her açıdan genetiği değişmiş teknolojik gelişmeler ile özellikle büyük güçlerin savaş tecrübesi ve aklının gelişimi rekabet ve gerilimin savaşa dönüşmesini şimdilik engellese de her geçen gün risk oranını yükseltmektedir.
Büyük devletlerin yanı sıra küçük devletlerin de hızla silahlanma yarışına katılmaları korkutucudur. Uzakdoğu’daki Japonya ve Çin’in dışında Güney ve Kuzey Kore ile Asya’nın Hint alt kıtasındaki silahlanma sofistike ve küresel dehşet dengesini etkileyecek boyutlardadır. Afrika’daki yönetimlerin el değiştirmesi, hammadde kaynakları üzerindeki kıyasıya savaş bu devasa kıtayı ateşin içine atabilir durumdadır. Nihayet ABD’deki yönetim değişikliğini takiben Trump tarafından yapılan talepler bir anda dünya gündemini şoka sokmuştur. Elbette bir çok unsuru farklı olsa da aklıma 2. Dünya Savaşı başlangıcındaki Hitler’in ve Japon İmparatorluğunun talepleri akla gelmektedir. Hatta Ukrayna konusunda Polonya’nın paylaşımına imza atan Hitler ve Stalin akla gelmektedir. Çin bu hengamede teknolojik gelişimini tamamlamayı, güç birikimini karşı konulmaz bir seviyeye çıkarmayı sağlamak için zaman kazanma çabasındadır. Mümkün olduğunca izolasyonist bir politika gütmeye çalışmaktadır. Ancak, bu tutumunu nereye kadar sürdürebileceği bilinmemektedir.
Ekonomik yaptırımları, teknoloji transferi ambargolarını ısrar ve şiddetle sürdüren ABD yön değiştirerek büyük toprak taleplerini ilan etmiştir. Panama Kanalı, Kanada ve Grönland üzerindeki talepleri bu türdendir. Ancak, en son yaşadığımız Ukrayna nadir toprak elementleri ve mineraller üzerindeki talepleri ile Zelensky’nin Beyaz Saray'da Trump tarafından dünya kamuoyunun önünde ağır hakaretlere maruz kalması çok şaşırtıcı olmuştur. Bırakalım bir devlet başkanını bir diplomatik misyonun korunmasını da içeren Viyana Sözleşmesinin (1969) çöpe atıldığının resmidir bu. Bir an bende Zelensky’nin tutuklanıp, yaka paça kodese atılacağı hissini uyandırmıştır. Osmanlı Sultanına alaycı ve hakaret dolu mektup yazan Zaporajya Kazaklarının (1676) asırlar sonra karşılaşılan bu manzara karşısında ne hissedeceklerini merak ediyorum. Ancak, Trump’ın nadir toprak elementleri ve mineralleri üzerindeki talebinin üzerinde durulmayan bir başka yönü de vardır. BBC’nin haritalandırdığı gibi bu elementler ve mineraller ekseriyetle Rusya’nın işgal ettiği Doğu Ukrayna’da bulunmaktadırlar.
Trump bunları sadece Ukrayna’dan değil Rusya’dan da istemektedir. İsterken de ben sana iyilik yapıyorum demektedir. Şu halde, ABD Rusya’nın işgal etttiği Doğu Ukrayna’dan usulüne uygun (!) pay istemektedir. Bütün bu olanlar ne anlama gelmektedir? Şımarık ve kaba bir ABD başkanının mübalağalı münferit davranışları mıdır? Mesela 2018’de Kanada’da Huawei şirketinin sahibinin kızı veşirketin üst düzey yöneticisinin gözaltına alınması sıradan bir olay mıdır? Keza Şi Cinping tarafından genç Kanada Başbakan’ının azarlanması (2022) Zelensky’nin uğradığı hakaret yanında basit kalsa da şok ediciydi. Tabi ki bu sahne gösterileri altında yatan binlerce insanın ölmesi ya da devasa küresel şirketlerin zarara uğratılması/ ya da bazılarının büyük çıkarlar sağlaması........
© Haber7
