Suriye nereye gidecek? Suriye'den nereye gidilecek?
Suriye'de durum biraz netleşmeye başladı, ama aklımız daha karışacak gibi. ABD, İngiltere ve İsrail koalisyonunun büyük küresel aktör Rusya (Şimdi artık bölgesel güç olmaya razı oldu) ile bölgedeki İran gibi güçleri geri adım atmaya zorlaması ve aynı koalisyonunun vurucu gücü İsrail'in Hamas, Hizbullah, Kudüs Gücü, DMO nizami unsurları operasyon öncesinden çökertmesi ile zaafa düşen ve boşalan Suriye sahası korumasız kalmıştı.
Suriye'deki yönetimi devralma sırasında da ABD’nin hareketlenen Haşdi Şabi unsurlarını, İsrail'in de Suriye’ye girmek isteyen Hizbullah unsurlarını bombalamasıyla Suriye’ye müdahale edecek güçler için aydınlatıcı bir durum ortaya çıkmıştı.
Şimdilik İdlip Yönetimi yeni Suriye yönetimini oluşturdu. Anayasa ve meclis üç aylık geçiş sürecinde askıya alındı. Kuzeyde SMO ve YPG arasında çatışma ile müzakere paralel yürüyen bir hassas sürece dönüştü. HTŞ grupları Deyrizor'a girdiler, ancak Rakka'da henüz YPG birlikleri bulunmaktadır. Diğer yandan Suriye merkezi hükümetinde hangi grupların yer alacağı konusu karara bağlanmış değildir. Üç aylık süreden sonra belirli anlaşmalar yapılır, muhtemelen yeni bir güç kompozisyonu oluşur.
YENİ DÖNEMİN OYUNLARI
ABD’nin 47’nci başkanı seçilen Donald Trump, “İki taraftan söz ediliyorsa bir taraf yok edildi. Diğer tarafın kim olduğunu kimse bilmiyor, ama ben biliyorum. Bu işin arkasında Türkiye var” dedi (16/12/2024; Basın).
‘Oraya giren insanlar Türkiye tarafından yönetiliyor ve bunda bir sorun yok’ “Bu arada Türkiye bölgede büyük bir güç, Erdoğan çok iyi anlaştığım biri ve büyük bir askeri gücü var. Çok güçlü bir ordu kurdu… Bu işin arkasında Türkiye var. O (R. Tayyip Erdoğan) çok akıllı bir adam. Binlerce yıldır orayı istiyorlardı ve aldılar. Oraya giren insanlar Türkiye tarafından yönetiliyor ve bunda bir sorun yok. Bu da savaşmanın başka bir yolu. Askerlerimizin öldürülmesini istemem. Zaten artık olmaz diye düşünüyorum. ” (16/12/2024; Basın).D. Trump benzersiz bir kıvraklık ile mükemmelen yürüttükleri Suriye operasyonunun gelecek sorunlarını Türkiye üzerine sevk etmiş görünüyor. Benzeri bir yaklaşım da Putin’den geldi.. "Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. Suriye çerçevesinde Devlet Başkanı Esad döneminde çözülmesi gerekiyordu, şimdi ise Suriye topraklarını kontrol eden yetkililerle çözülmesi gerekiyor. Türkiye’nin de bir şekilde güvenliğini sağlaması gerekiyor." dedi.
(https://www.haber7.com/dunya/haber/3490023-putin-kurt-sorununu-cozmeliyiz).
Bir taraftan Suriye'deki terörist grupların değiştiğini Batılıların da kabul ettiğini söylerken, Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Diğer yandan “Türkiye’nin de bir şekilde güvenliğini sağlaması gerekiyor." dedi, Türkiye'nin askeri harekatına yeşil ışık yaktı. Sanki Suriye'de etkin olduğu dönemde Tel Rıfat’ı, Halep’i Rusya desteği olmadan YPG veya Esad tutuyormuş gibi. Bu politika bir anlamda, ateş topunu ABD ve Türkiye arasına bırakmak gibi.
Yeni dönemin oyuncuları hiç kuşkusuz başta ABD, İngiltere ve İsrail’dir. Farklı kamplarda olmalarına karşın ricat hattında Rusya ve Savunmada sessiz Çin vardır (Elbette ki Çin’i mutlak pasif ve atalette kalmış bir güç olarak görmüyorum. Çin sahip olduğu imkanlar ve imkanlarının niteliğine göre oyun kurmaya ve kurumsallaşmaya çalışıyor. Bu ayrı bir yazımızın konusu olsun. Ancak, Suriye konusunda sessiz. Belki Trump’ın gelişiyle kotarılacak Ukrayna Rusya barışında hatırlı arabulucu olabilir) . Eskinin Batılı sömürgecilerinden Fransa dağılan daha doğrusu elinden alınan İmparatorluğunun ardından gücünü korumaya çalışmaktadır. Daha genel olarak da Rusya ile Kara Avrupası arasında yaratılan Anglo Sakson tuzağın pençesindedir. Almanya da benzeri bir durumdadır.
Dolayısıyla ABD kampında ikinci sınıf katılımcıdır. BRICS’in dev üyeleri Hindistan ve Brezilya küresel siyaseti etkileyebilecek durumda değildirler. Bölge ülkeleri sessizdirler. Yeni dönemin oyuncularına dair en ilginç gözlem ise ana muharrik güç kendisinin bu olaylarla hiç bağlantısının olmadığını iddia etmektedir. Diğer güç ise sır perdesi altındadır. Küçük saldırgan ortak ise sürekli stratejik alan kazanmaktadır. Sahnede inşa edilmiş, desteklenmiş, yönlendirilmiş, önü açılmış küçük gruplar vardır. Senaryo yazarı bu tiyatroya dünyanın inanmasını istemektedir.
İSRAİL'İN BÜYÜK POLİTİKASI
Suriye'deki güç değişiminden en fazla yarar sağlayan ülkenin İsrail olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. İsrail Hamas, Hizbullah ve Lübnan’dan sonra Suriye ile bu yapılar içindeki ve bu coğrafya üzerindeki İran’ı uzun bir süreliğine oyundan düşürdü. Ancak, İsrail'in bununla yetinmeyeceği son derece açıktır.
Öncelikle Suriye'de rejim el değiştirdikten sonra İsrail hızla Suriye’nin sağlam kalan askeri altyapısını süratle hava harekatları ile bombaladı, tahrip etti. 1974 anlaşmasının hükmünün kalmadığını söyleyerek, Golan’daki bölgeleri işgal etti, Şam’a 30-25 km yaklaştı. Ayrıca, Suriye, Lübnan ve İsrail için ciddi savunma ve gözetleme imkanı veren bölgenin en yüksek dağı Cebel-i Şeyh’i (Hermon Dağını) işgal etti. Netanyahu bu dağın zirvesine indi ve işgalci İsrail askerleri ile görüntü verdi. Bu dağ aynı zamanda bölgenin su kaynaklarını içeriyor.
Su kaynakları demişken önemli bir konuyu da sunmak isterim. 2000’li yılların başında Avrupa Birliğinde yapılan bir iklim değişikliği konferansında Suriye’de yaşanacak kuraklık ve su krizi ve buna bağlı kıtlık vb durumlar konuşulmuş, Güneyden gelecek masif göç dalgalarının AB sınırları dışında durdurulması tartışılmıştır. Nitekim Türkiye’nin AB’ne üyelik sürecinde ilk talep edilenler arasında (Siyasi talepler dışında) göç yönetimi, sınırların korunması, Türkiye’nin “Sadece Batıdan gelenleri siyasi mülteci kabul ederim, Doğudan veya Güneyden gelenleri kabul etmem” şerhinin kaldırılması bulunmaktadır. Yine NATO belgelerine göre 2007 yılında Suriye’de ciddi bir kuraklık yaşanmıştır. Bu kuraklık ve etkilerine dair Türkiye’de çok fazla çalışma yapılmamış olmasına rağmen yabancı literatür oldukça zengindir. 2006- 2010 yılları........
© Haber7
visit website