Savaşsız barış veya kaos düzeni kurma çabaları
Savaşlar yeni düzen kurmak için yeterli değildirler. Ancak, bugünkü küresel düzenin ana hatlarıyla 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulduğunu tespit etmek gerekir. Bugünkü küresel ekonomik, siyasi ve askeri sistem Savaşın bitiminde kurulan küresel kurumlarla güvence altına alınmıştır. Bu yüzdendir ki, bütün karşı seslere ve yerel fiyaskolara (İsrail’in BM kurumlarını bombalaması, bazı çatışmaları engellemekte BMGK’nin yetersiz kalması gibi) rağmen Birleşmiş Milletler, BM Güvenlik Konseyi gibi kurumlar iptal edilememektedir. Zira büyük savaşla kurulan düzen ancak bir başka büyük savaş ya da o savaşın sonuçlarını doğuracak bir olayla mümkün olabilir. Aynı şekilde ekonomik kazanımlar da tek başına küresel düzen kurmak için yeterli değildirler. Bu yıl ithalat ve ihracat dengesi bir (1) trilyon dolar fazla veren Çin gücü ABD ‘nin küresel haydutluklarına karşı etkin ve önleyici bir tutum geliştirememektedir. Dünyanın geri kalan ülkeleri ise kendi aralarında bile bir birlik ve düzen kurmaktan acizdirler. Bu güçler için ABD ya da Çin kutbuna entegre olmak dışında bir seçenek üretilememektedir. Ancak, bu yeni düzen soğuk savaş döneminin iki kutuplu dünyasından bile daha az güvenlidir. Zira o dönemde SSCB en azından ekonomik gücünün üzerinde bir güç algısının sahibiydi, ABD gücüne karşı denge unsuru olabiliyordu.
Daha önceki yazılarda değindiğim, ABD gücü tarafından süper güç kalite mühendisi olarak algılanan Daron Acemoğlu’nun büyük güç oluşumunun en öze indirgenmiş iki özelliğinden biri olan “İnovatif Kapasite” ve bu sisteme bağlı ve bu sistem üzerinde yükselmiş “En yüksek öldürme gücüne sahip silahlar üretebilme” yeteneğinin tarihi belirleyiciliği olması fikrini hatırlatmak istiyorum. İyi silahlara ve silah platformlarına sahip olmak yeterli değildir.
Dünyanın küreselleşmesi ile birlikte en iyi silahlara ve en iyi silah platformlarına sahip olmak şarttır. Bu yüzdendir ki, Çin gibi halen yeni teknolojik üretimlerde bazı alanlarda öne geçen astronomik miktarda cari fazla veren bir güç küresel belirleyici olmak bir yana karşıt kutup olarak bile ortaya çıkmak istememektedir. Küresel etki doğuran savaşlarda bir süper güç müdahalesi yapamamaktadır. Şunu unutmamak gerekir ki, bütün savaşlarda galibiyeti eski bir Batı alışkanlığı belirlemektedir: Düello. Kendi coğrafyanızda gelişmeniz, ekonomik veya siyasi hatta askeri güç kazanmanız yeterli değildir. Hakim küresel gücü başa baş yenebilecek bir askeri güce sahip olmadıkça o gücü yıkmak mümkün olmayacaktır. Şu halde askeri anlamda “Primus inter pares” yani eşitler arasında birinci olmanız gerekmektedir. Rakip süper gücün iradesini ve askeri gücünü topyekun yenebilmeniz elzemdir. Bunu askeri olarak gerçekleştiremeyen bir güce dünyanın diğer devletlerinin inanması beklenemez.
Ancak, küresel düzenin bir güç hakimiyeti altında kamil manada kurulabilmesi, birbiriyle entegre Barış bölgelerinde ticaret, refah ve özgür dolaşımın sağlanabilmesi için o gücün salt askeri kapasitesi yeterli değildir. Onun askeri üstünlüğünü siyasi üstünlüğe dönüştürecek bir ekonomik kapasitesinin de olması gerekmektedir. Bu unsurlara son yüzyılda yeni bir araç daha eklenmiştir: İdeolojik aygıtlar, yani din, dünya görüşü, kültür, sanat, düşünce, vb alanları yöneten aygıtlar. Malum Fukuyama meşhur Tarihin Sonu eserinde SSCB’nin yıkılış nedenlerini irdelerken “artık dünyaya evrensel bir tasavvur sunamıyordu” der. Ancak, şunu ifade edelim ki, ideolojik aygıtlar askeri, ekonomik ve siyasi güç bileşenleri olmadan kendiliklerinden güç yaratamazlar. Ancak, bu ideolojik aygıtların ürünlerini içselleştirerek bilim, ekonomi ve siyaset alanlarında yeni çağdaş ürünler ortaya........
© Haber7
visit website