menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Alaska'dan Avrupa'ya İnen Buzul Çağı -Alaska Zirvesi Çözümleri 2-

9 0
25.08.2025

Alaska Zirvesi başlangıçtaki mütevazı havasından sıyrılarak yeni bir boyut kazanmaya başladı. Ilk yazımızda da ifade ettiğimiz gibi içinde Çin'in olmadığı bir anlaşma artık küresel planda bir kesinlik taşımamaktadır. Zira Çin ve ABD arasındaki simetrik güç ilişkisi gerilime ivmelenmiş bir rekabete dönüşmüştür. Bu denklemin yakın vadede çözümü olmadığı gibi nasıl bir sonuç doğuracağı da henüz bilinmemektedir. Rusya- Çin ilişkisinin Rusya’yı rahatlatan ve güvence sağlayan bir düzeye gelmesi gerçekleşirse ABD aleyhine bir durum ortaya çıkabilir. Ancak, daha önce belirttiğim gibi günümüzde ortaya çıkan Çin- Rusya rekabeti salt siyasi ve ekonomik bir rekabet değildir; endojen bir rekabettir. ABD’nin Çin ile uzlaşması veya bütünleşmesi durumunda ise Rusya’nın paylaşılması sonucu doğal sonuçtur. Ancak, ABD- Çin uzlaşması hele bütünleşmesi mutlak kesinlikte imkansızdır. ABD- Avrupa ittifakının sıkılaşması, bütünleşmeye ivmelenmesi ise Rusya ve Çin ile şiddetli çatışma demektir. ABD böylesi bir ağır bedeli ödemek istememektedir. Avrupa Çin ittifakı ise ABD ve Rusya’yı denklemde ciddi zayıflatacaktır. Ancak, böylesi bir ittifak için Avrupa eski gücünün çok gerisindedir, ABD ve Rusya böylesi bir ittifakı istemeyeceklerdir. Çin ise 2015 öncesi Avrupadan yüksek teknoloji satın aldığı dönemde böylesi bir ittifakı ön planda tutmamıştır. Aslına bakarsak saydığımız dört odağın her biri imparatorluk geni taşımaktadır;

ittifaklarında bile emperyal politikalar izlemektedirler. Dolayısıyla moda tabiriyle “Kazan kazan” ilkesi hiçbir zaman geçerli olmamaktadır. Olmayacaktır da. Bu nedenlerle ne Alaska zirvesi ne de bu nedenler ortadan kaldırılmadan ya da değişmeden diğer zirveler bir sonuç doğurmayacaktır. Daha farklı ifade edersek, dünya dört güç odağından en az biri büyük stratejik kayıplar yaşayacak, onun mirasının paylaşımıyla kısa süreli bir küresel barış inşa edilebilecektir.

Zirvenin yerel çözüm odağı tartışmaları Ukrayna Savaşı üzerinde yoğunlaşmıştır. Savaşın sona erdirilmesine taraflardan ABD, Rusya, Avrupa ve en fazla da Ukrayna’nın ihtiyacı bulunmaktadır. Takiben en fazla Rusya’nın, sonra da sırasıyla Avrupa’nın, Çin’in ve nihayet ABD’nin ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ihtiyacı kısaca gerekçelendirelim.

Barış için Ukrayna en fazla ihtiyaç duyan ülkedir; zira Ukrayna için barış bizatihi varlık meselesidir. Savaş devam ederse Rusya’yı işgal etmesi mümkün değildir, en iyi ihtimalle ancak kendi sınırlarını koruyabilir. Bu da ABD ve Avrupa’nın desteğinin devamına bağlıdır. Bu konuda hamilik yapan güçlerin kararlarının değişmesi halinde Ukrayna’nın oyunu değiştirecek bir gücü bulunmamaktadır. Barışa ihtiyacı olan ikinci aktör ise Rusya’dır. Ukrayna Savaşından dolayı maruz kaldığı yaptırımlar zaten sağlam olmayan ekonomik altyapısını çökertmiştir. Ayrıca ABD ve Avrupa güçlerinin desteklediği Ukrayna ordusu karşısında zaman zaman zorlanmaktadır. Bu savaş nedeniyle Suriye'den çekilmiş, Kafkasya'da stratejik kayıplarını kabullenmek zorunda kalmıştır. Ukrayna’dan farkı Rusya'nın ABD ve Çin arasında hem paylaşılacak daha büyük hediye hem de taraflar arasından birini tercihinin yaratacağı sonuçlardan dolayı oyun değiştirecek kapasiteye sahip oluşudur. Rusya'nın Çin ve ABD'den biriyle ittifakı hem kendini hem de Avrupa’nın pozisyonunu, jeopolitiğini etkileyecektir.ABD özellikle Trump barış kurucu rolünü oynamak ve küresel patron olduğunu ispatlamak için Ukrayna Barışını sağlamak zorundadır. Ama, Ukrayna’nın toprak kaybı ABD için varoluşsal bir kayıp değildir. Hatta Avrupa’nın güç ve toprak kaybı da artık stratejik bir kayıp değildir ABD için. Rusya'nın bu dönemdeki zayıflığı Avrupa devletlerinin kendilerini güvende hissetmeleri için yeterli değildir. İkinci Dünya Savaşında Amerika ve İngiltere’nin lojistik desteğiyle savaşan SSCB'ye Doğu hatta Orta Avrupa’nın verilmesi hala Avrupa'nın hafızasındadır. ABD özellikle Trump Çin etkisinden dolayı Rusya’yı kazanmak için

Ukrayna’yı tamamen olmasa da büyük ölçüde feda ederse bunun arkasının da gelmesi olasıdır. Bu da Avrupa’nın eski Varşova Paktı sahasının Rusya’ya terk edilmesi anlamına gelebilir. ABD bu paylaşımdan varoluşsal bir kayıp yaşamayacaktır. Ukrayna Savaşından varoluşsal bir kayıp yaşamayacak diğer güç ise Çin'dir. Bölgesel ve küresel gerilimlerin agresif ihracat politikasını olumsuz etkileyeceği açıktır, ama stratejik kayıp değildir, varoluşsal kayıp değildir Çin için. Ancak, küresel tedarik zincirlerinde telafisi mümkün olmayan kırılmalar Çin için ciddi risktir. Bir diğer risk ise bizatihi Çin’in dahil olacağı konvansiyonel savaştır. Varoluşsal risk taşıyanı ise bir ittifakın üyesi değil bizzat kendisinin ana hedef ve ana muharip güç olduğu küresel güç savaşına katılmasıdır.

Bugünkü şartlarda Çin Rusya’yı ve Amerika’yı ölçülü dengelemektedir. Rusya'nın SSCB döneminde yaşadığı ideolojik ve askeri rekabet hafızasındadır. Keza Kissinger'ın yumuşama politikasıyla elde ettiği kazanımları da hatırlayacak bir devlet aklına sahiptir. Hatta Çin devlet hafızasının Afyon Savaşından 1945’e kadar süren “Utanç Yıllarını”, İngilizler’den sonra kurbanı olduğu Japon saldırganlığının açtığı yaraları, katliamları unutmadığını söyleyebiliriz. Bunun da ötesinde, bizim algılayamadığımız Çin duygusallığı ve manevi dünyasının bu olayları kendine özgü bir derinlikte koruduğunu ifade edebiliriz. Bu kanıya varırken beni etkileyen bir........

© Haber7