Tekkede mürşid, cephede mücahit
Bosna… Adı anıldığında bağrımızı sızlatan, yüreğimizin en derin yerlerinde iz bırakan kadim bir coğrafya. Balkan Savaşları sonrası Osmanlı ordusunun çekilişiyle Boşnak Müslümanların “Bizi yetim bırakıp nereye gidiyorsunuz?” feryadı, üzerinden asırlar geçse de hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor.
Yüzyıllarca Osmanlı’nın adalet ve merhamet medeniyetinin gölgesinde huzurla yaşayan bu halk, imparatorluğun ardından kesintisiz acıların ve zulümlerin hedefi hâline geldi.
Bugün “Bosna” dendiğinde bizler yalnızca bir ülkeyi değil, yüreklerimize emanet edilmiş bir mazlum halkı hatırlarız. Bilge lider Aliya İzzetbegoviç’in vefatına yakın Cumhurbaşkanımıza söylediği “Bosna size emanettir” sözü boşuna değildir.
CEPHEDE SAVAŞAN BİR ŞEYH
Bosna’nın İslam’la müşerref oluşunda kalpleri imar eden erenlerin, gönülleri dirilten dervişlerin, yiğit gazi alperenlerin ve ilmiyle amil âlimlerin yadsınamaz bir rolü vardır.
Bu büyükler, yalnızca gönülleri fethetmekle kalmamış; halkı zalime karşı dik duracak bir irfanla da donatmıştır.
Tasavvuf geleneğini yaşatan dergâhlar sadece ibadet mahalli değil, kimliğin, direnişin ve İslamî şahsiyetin inşa edildiği ocaklar olmuştur. Mürşid-i kâmiller, halka her zaman aidiyetlerini hatırlatıp onları kültürel soykırıma karşı uyarmışlardır.
Anadolu’yu olduğu gibi Bosna’yı da sayısız irfan öncüsü mayaladı.
Bu mirasın günümüzdeki taşıyıcılarından biri de Şeyh Halil Brzina idi. Kısa süre önce vefat eden bu gönül sultanını Bosna’da ziyaret etme ve uzun bir röportaj yapma imkânı bulmuştum. Filmlere konu olacak bir hayatın sahibiydi. Her sorumuza büyük bir tevazu ile cevap vermiş, bizlerle yakından ilgilenmişti.
O, günümüzde tasavvufun yanlış örneklerle karalandığı bir dönemde, bu yolu en güzel şekilde temsil edenlerden biriydi.
Gerçeklikten kopuk bir miskinliğin değil, imanla yoğrulmuş bir direnişin temsilcisiydi.
Büyük Osmanlı’nın devamı olarak gördüğü........
© Haber7
