menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Afrika'nın uyanışını müjdeleyen münevver

12 1
08.10.2025

48 yıl önce, yine böyle bir ekim ayında aramızdan ayrılan merhum Fethi Gemuhluoğlu, yurt genelinde düzenlenen çeşitli programlarla anılmaya devam ediyor. Genellikle Gemuhluoğlu anmalarında onun daha çok vakıf adamı olması ve gençlere ağabeylik yapması üzerinde duruluyor.

Vitrinde olmaktan kaçınan, dergilerde isminin geçmesini istemeyen, resminin basılmasına müsaade etmeyen merhum; az yazan ama çok iyi okumalar yapan bir isimli Arapgir Postası isimli kasaba gazetesinde ele aldığı konulara bakıldığında, entelektüel ufku ve evrensel bakışı net bir şekilde görülür.

Osmanlı’nın hâkimiyet sürdüğü coğrafyalara yakından alakadar olan Gemuhluoğlu Afrika’ya da ayrı bir önem vermiş ilgi göstermiştir

AFRİKA’YA DİKKAT!

Yeryüzünün imarından kendisini sorumlu hisseden Gemuhluoğlu’nun haritasında Afrika her zaman özel bir yere sahip olmuştur. Entelektüel alanda siyasi sahada hiç kimsenin anmadığı dönemlerde Afrika üzerine gürül gürül yazılar kaleme almıştır.

Bir Halvetî dervişi olan Gemuhluoğlu, Afrika’ya Karabaş-ı Veli Hazretleri’nin yetiştirdiği 685 halifenin giderek o toprakları mayaladığını bilenlerdendir. Bir zamanlar Anadolu’nun esnafı, Halvetî dergâhlarıyla orada gönülleri kazandı; erenler kalpleri, âlimler zihinleri donattı. Yüzyıllar önce Gazi Alperenlerin ayak bastığı, bereketlendirdiği topraklara yeniden bir sefer başlatmamızın gerekliliği konusundaki ısrarı boşuna değildir.

“Afrika Afrikalılarındır.” diyen Fethi Gemuhluoğlu’nun, Arapgir Postası’nda yayımlanan otuz civarında yazısının büyük bölümü Afrika üzerinedir. Ta o yıllarda, Afrika’yla sağlam bir irtibat kurmanın gerekliliğini vurgulamış; Anadolu ile Afrika arasında kültürel köprüler inşa etmenin önemine dikkat çekmiştir.

AFRİKANIN UYANIŞI

Büyük ruhlara mahsus irfanî bir sezgiye sahip olan Gemuhluoğlu, birçok gelişmeyi önceden haber vermiştir. “Asya silkinecek, omzundaki Rusya’yı atacak.” diyerek, yıllar öncesinden Türk devletlerinin bağımsızlığa kavuşacağını müjdelemiştir. Onun bu müjdesinden yaklaşık 40 yıl Türk devletleri özgürlüklerine kavuşmuştur.

Aynı şekilde Afrika’daki uyanışları da muştulayan odur. Mazlum kıtanın özgürlüğe kavuşacağına, Batı’nın sömürgeci zincirlerini kıracağına dair cümleler kurmuştur. Ona göre Afrika’nın silkinişi sadece bir coğrafyanın değil, insanlığın kurtuluşunun başlangıcı olacaktır.

Afrika’daki her eylemi, yakılan bütün özgürlük ateşlerini büyük bir heyecanla takip etmiş, uyanış hareketlerini yürekten desteklemiştir. Sömürüye başkaldıran, emperyalist zincirleri kırmak için mücadele eden Afrika halklarını aşkla selamlamış, onların mücadelesini kendi davasının ayrılmaz bir parçası olarak görmüştür.

1956 yılında, Türkiye’nin Tunus’ta büyükelçilik açması vesilesiyle coşku yüklü bir yazı kaleme almış ve sevincini Muhammed İkbal’in şu sözüyle paylaşmıştır: “Çölden çıkıp Roma İmparatorluğu’nu altüst eden Arslan’ın tekrar uyanacağını meleklerden öğrendim.”

Ona göre Afrika’nın uyanışı, ezilenlerin makûs talihini değiştirecek büyük bir dönüm noktasıdır. Halklar, düşmana karşı uyanık olmazlarsa esarete mahkûm edileceklerdir. Uyanış kavramı, onun zihninde ve kalbinde mübarek bir kavram olarak yer etmektedir.

Afrika’nın kurtuluşu için önce zihinlerin uyanışı, sonra siyasi istiklal, ardından ise iktisadi istiklal gelmelidir. İktisadi bağımsızlık sağlanmadan siyasi bağımsızlığın korunamayacağını........

© Haber7