İmam Hatipler, Celaleddin Hoca ve LGS Sınavları
Son günlerde; Ortaokul talebelerini, o gencecik tertemiz insanların LGS sınavlarını bahane ederek, onların üzerinden saldırmaları boşuna değil.
Bir yerlerden işaret fişeği çakılmıştır.
Ayrıca şu günler gerek içerideki “Terörsüz Türkiye” çalışmaları, gerekse Suriye ve Gazze konusunda Türkiye’nin hazırlıkları, kandan beslenen vampirleri rahatsız ediyor.
Biz genede bugün, burada, okurlarımıza bu okulların hangi zahmetlerle kurulduğunu en iyi şekilde hocanın kendi dilinden bir anlatımla okuyucumuzla paylaşmak istiyoruz.
Bu vesile ile; 21 Kasım 1961 yılında vefat eden İmam Hatip Okullarının kurucusu ve ilk hocası mütefekkir merhum Mahmud Celaleddin ÖKTEN Hocaefendiyi, yani Celal Hoca’yı rahmetle anıyoruz.
Mekanı Cennet, Makamı Âli Olsun.
M. Ertuğrul Düzdağ’ın hazırladığı, Ali Ulvi Kurucu'nun hatıralarının dördüncü kitabında, ilk İmam Hatip Okulu'nun kuruluş hikayesi , Merhum Üstad Ali Ulvi Kurucu'nun, merhum Celâl Hoca'nın ağzından aktardığı ilk İmam Hatip Okulu'nun 'tarihe emanet edilen' hikayesi göz yaşartıcı bir hatıradır.
Bugünkü yazımızı bu hatıraya, bu değeri ölçülemeyecek hatıraya ayırdım.
Ali Ulvi Bey:
“Celâl Hoca merhum, hak yolunda mücadeleci, azimli, kararlı bir insandı. İmam Hatip Okulları'nın Türkiye'de ilk açılışı onun azmi ve ısrarı sayesinde, lütf-i İlâhî'nin tecellisi ile olmuştur, dersek mübalağa etmiş olmayız.
Bu bahsi fakir, kendisinden, muhtelif zamanlarda dinlediğim şekilde, tarihe emanet etmek isterim.
Esasen bu hadiseye ve safhalarına şahit olmuş bulunan herkesin, bildiğini yazması da vicdanî, dinî ve tarihî bir borç hükmündedir”.
Celalettin Hoca:
“Memleketimizde 1940'lı yıllarda, halkın ağzında dolaşan bir söz vardı:
‘Cenazelerimizi yıkayacak imam kalmayacak!.’
Bu söylentide doğruluk payı vardı.
Bazı köylerde imam olmadığı ve ölenlerin yıkanıp gömülmesi için yakın köylerden imam gelmesinin beklendiği bilinen bir şeydi. Zaman geçtikçe, bu halin daha kötüleşeceği de belli idi...
Halbuki asıl tehlike bu değildi...
Cenazenin üzerine bir teneke su atarsın yahut bir havuza, bir göle batırırsın yıkarsın...
Avam: Cenazemizi yıkayacak hoca kalmadı, der; hocayı, cenaze namazından ibaret bilir... Fakat asıl tehlike şu idi ki:
Milletin imanını yıkayacak, ruhunu yıkayacak, aklını yıkayacak hoca kalmamıştı.
MEMLEKETİN İMANI GİDİYORDU
Memleketin imanını yıkayan, koruyan, Mustafa Sabri Efendiler, Hamdi Efendiler, Naim Beyler, Akif Beyler, Ferid Beyler, İzmirli İsmail Hakkı Beyler gitmişti...
Memleketin imanı gidiyordu.
Memleket, sade cehaletin değil, küfrün istilâsına giriyor; küfrün silindiri altında eziliyor, eriyordu...
Tevfik İleri talebem idi.
Ne yapıp edip, küfrün kalesinde bir delik açmak için, bir İmam Hatip Okulu'nun açılmasına arkadaşlarla karar verdik... Elimde baston, rahatsız halimle trene bindim; Ankara'ya gittim.
O günün Maarif Vekili olan Tevfik İleri merhum, talebelerimden idi. Terbiyeli bir talebe idi.
Beni unutmamıştı...
Daha önce de onun tavassutu ile Başbakan Adnan Menderes'in oğullarına Kur'ân-ı Kerîm okutmak, dinî bilgiler öğretmek için beni tâyin etmişlerdi.
O işin de tek âmili Tevfik İleri idi.
Adnan Bey'in oğullarının İstanbul'da olduğu günlerde, Hâriciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu'nun evine gider, çocuklara ders verirdim. Bunu herkes de bilmez.
Tevfik İleri ile daha........
© Haber7
