menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hataylıyım, o hikayeyi de unutamadım

15 2
09.02.2025

“Sayın Karaçam, ‘Asrın Felaketi’ olan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depreminden sonra ‘İbretlik Bir Deprem Hikayesi’ başlıklı yaşanmış bir hikaye anlatmıştınız.

İstanbul’da oturuyorum ama ben de Hataylıyım.

O hikaye beni çok etkiledi, hiç unutamadım. Çevremden de etkilenen insanlar olduğunu biliyorum. Yeniden yayımlama imkanınız varsa, çok iyi olur, selamlar, Ali Demir, K.Çekmece”.

Yaşanan gerçek deprem hikayemizin yayımından dolayı çok sayıda mesaj almıştım.
Ayrıca o zamanlar bir çok yayın mecraından arayanlar da olmuştu.

Ne yazık ki olayın kahramanları kendilerinin meydana çıkmasından pek hoşlanmamışlar, ortaya çıkmak istememişler, Telefonlarını ve adreslerini de vermemişler.

Biz de buna saygı duyduk. O sebeple Ali Beye selam ve muhabbetlerimizle hikayeyi olduğu gibi yayımlıyoruz.

İşte o İbretlik Deprem Hikayesi:

Yaşadığımız felaketin boyutları öylesine geniş ve öylesine etkileyici ki, bu boyutlar gün geçip de dallanıp budaklanınca depremin bizatihi kendisi bu boyutların yanında cüceleşiyor.

Öyle anlaşılıyor ki; bilinen ve karada yaşanan bu en büyük afet insanın zihninde, yaşantısında, inanç, ruh ve kültürel hafızasında uzun yıllar büyük ve kalıcı etkiler bırakacak.

Bu felaket ayrıca; insanımızın dünya görüşünü yüz seksen derece değiştiren inanılması çok zor hikâyeler ortaya çıkmasına da sebep oldu ve olacak.

GERÇEK BİR İBRET VESİKASI

Aşağıda okuyacağınız hikâye de bunlardan biri.

Hatay’ın köklü ve hali vakti yerinde ailelerinden biri olan ve İstanbul’da özel bir üniversitede okuyan genç bir kızımızın yaşadığı bu hikâye, akıl sahibi bütün insanlar için bir ibret vesikası olacaktır.

Irkını ve kibrini putlaştıranların ilki olan şeytanın peşinden gidenler için de aynı şekilde ibret verici olmasını diliyorum.

İnsanın iliklerine kadar işleyen, depremde yaşanmış bu hikâyeyi bana ulaştıran hemşire kızımız ısrarla, “Ferman Bey, bunu yayımlayın, bana hikayesini anlatan bu hanım kızımız aslında çok özgüvenli biri, fakat başını hemen hemen hiç kaldırmadı, sorduğum zaman da ‘ben artık bundan sonra kendimin yüzüne bile bakamam, keşke ben de ailemle birlikte oradan çıkamasaydım”, dedi.

Bu hikayeye emeği geçen hanımefendiye de çok teşekkür ediyorum.

İşte depremde yaşanan o hikâye, çok az imla değişiklikleri dışında aynen paylaşıyorum:

“Babam Hatay’ın sayılan tanınmış iş insanı ve avukatlarından, annem de öğretmendi.
Hatay’ın kalburüstü diyeceğimiz muhitlerinde kısmen yıkılan, kiraya verdiğimiz iki dairemiz ve tamamen yıkılan Rönesans Rezidans’ta da bir dairemiz vardı.

Annem, babam ve lisede okuyan erkek kardeşimle birlikte Rönesans'ta oturuyorduk.

İki amcam, halam ve halamın üç çocuğu da bizimle birlikte aynı sitede kalıyordu.

Türkiye’nin sayılı zenginlerinden birinin üniversitesinde okuyordum, bir yıl kadar sonra okulum bitecekti.

Deprem olduğunda Hatay'da, evimizdeydim.

Beş yıl kadar evvel sitemizin yakınlarına Suriyeli bir aile taşınmıştı, ailenin babası ve büyük oğlu Suriye’deki savaşta ölmüşler.

Anneleri ise savaşta sakatlanmıştı, birisi destek vermeden ve iki değneği olmadan yürüyemiyordu.

Bu ailenin üç oğlu daha........

© Haber7