menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gülen’in ölümünün ardından FETÖ kendi mezarını kazıyor

7 1
20.10.2025

Karanlık terör örgütü FETÖ’nün elebaşı Fethullah Gülen’in ölümünün üzerinden bir yıl geçti.

Teröristbaşı Gülen için bir yıl önce ABD’nin New Jersey eyaletindeki Skyland Baseball Stadyumu’nda düzenlenen törende yaşananlar, gizemli bir tarikat ayinini andırıyordu.
QR koduyla giriş yapılabilen törende, FETÖ mensuplarının şapka ve maskelerle yüzlerini kapattığı, gözlük takarak kendilerini gizlemeye çalıştığı görülmüştü.

Naaşı, Hristiyan kardinallerin taşıdığı cenaze aracıyla getirilen teröristbaşı Gülen için adeta Protestan ayin ritüellerine benzeyen bir sahne kurgulanmıştı.

Tekbir getirilmesine izin verilmeyen, İncil’i andıran bölümlerin okunduğu, helallik istenmeyen ayinin ardından Gülen’in cenazesi, ABD kültürüne uygun olarak tabutla gömülmüştü.

Bu sahneleri “Katiyen tekbir getirilmeyecek diye ısrarla vurguladık” diyerek teyit eden Gülen ailesinin damadı ve FETÖ mollalarından Ahmet Kurucan, “Tabuta koyarken arkasına yastıklar koyarak kıbleye dönme meselesini de hallettik” sözleriyle tabutla gömülmeyi savunuyordu.

Gülen, bu ilginç ritüellerle Müslüman cenazelerinden çok Hristiyan ayinlerine benzeyen törenin ardından Pensilvanya’da, karargah olarak kullandığı FETÖ kampının bahçesine gömüldü.

Örgütün Kırılan Fay Hatları ve Derinleşen İç Kavga

Gülen’in ölümünden sonra FETÖ yapılanmasında dengeler sarsılmaya, fay hatları kırılmaya başladı.

Aslında örgüt içerisindeki taht kavgaları, yolsuzluk iddiaları ve hesaplaşmalar Gülen’in ölümünden önce başlamış ve derinden sürüyordu.

Gülen’in “kült liderliği” etrafında şekillenen terör örgütü içindeki bu çekişmeler artık açıktan ve sistematik biçimde yürütülüyor.

İlk olarak Gülen’in yeğenlerinden Ebuseleme Gülen’in, Cevdet Türkyolu, Mustafa Özcan, Adem Kalaç ve Barbaros Kocakurt gibi örgüt elebaşlarını hedef alarak sosyal medyada başlattığı yolsuzluk ifşaları tabanda ciddi sorgulamalara neden oldu.

15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin önemli itiraflarda da bulunan Gülen, teröristbaşının tanımadığını iddia ettiği Adil Öksüz’ün örgüt kampında ne tür karanlık faaliyetler yürüttüğünü tek tek anlattı.

Yeğen Gülen’in örgüt içindeki çıkar ağlarıyla ilgili açıklamalarını, FETÖ’nün güçlü mollalarından Osman Şimşek’in ifşaları takip etti.

Gülen’in 25 yılı aşkın süre en yakınında bulunmuş, 40 bine yakın özel mektup ve yazışmalarını kaleme almış olan Şimşek’in hedefinde de “Uzun Cevdet” lakaplı Cevdet Türkyolu, Mustafa Özcan ve ilişkili oldukları diğer isimler vardı.

Örgüt içinde dönen yolsuzlukları Gülen’e aktarmak istediği için Türkyolu tarafından yumruklandığı ve kamptan kovulduğunu anlatan Şimşek, “Ali Heyet” denilen yapının etkisiz kaldığını da ifade etti.

Bu ifşalara, Gülen sonrası “kolektif liderlik” modeli olarak tasarlanan, 40’a yakın
kişiden oluşan “Ali Heyet” ile 12 kişiden oluşan “İcra Kurulu”na yönelik tepkiler eklendi. Tepkiler dalga dalga büyüyerek örgüt içinde sert rüzgarlara dönüştü.

Şimşek’in ifşaları, mektup tartışmaları ve yolsuzluk iddiaları; örgütün, “manevi liderlik değil, finansal menfaatler ittifakı” haline geldiğini açıkça ortaya koydu.

Vasiyet Tiyatrosu ve Mahkemeye Taşınan Miras Kavgası

Elebaşı Gülen’e yakın isimlerin itiraflarıyla başlayan iç hesaplaşmalar ve çıkar kavgaları daha sonra patlayan vasiyet kriziyle iyice derinleşti.

Gülen’in Amerika’ya gelirken getirdiği bavuldan çıktığı iddia edilen bir vasiyet, kardeşi Mesih Gülen başta olmak üzere aile üyeleri ve Abdullah Aymaz gibi örgüt elebaşlarının huzurunda açılmıştı.

Bu ilk vasiyetinde Gülen’in, 20 bin dolar telif ve 12 bin dolar civarında altın birikimi olduğunu, bunları da örgüt vakıflarına bıraktığını belirttiği görüntülü bir paylaşım yapıldı.

Ancak aylar sonra, FETÖ’nün kapatılan Zaman gazetesi muhabirlerinden firari Ahmet Dönmez’in, İngilizce hazırlanmış ve resmi işlemler için ABD makamlarına sunulmuş ikinci bir vasiyeti ortaya çıkarması, örgüt içinde infiale yol açtı. Çünkü yeni vasiyette, maddi varlıkların 200 bin doların üzerine çıktığı ve tüm yetkilerin Türkyolu’nun yönetimindeki vakıflara bırakıldığı görülüyordu.

Mustafa Özcan’a yakın noter Ahmet İdil’in şahitliğiyle hazırlanan belgede imzalar birbirini tutmuyor, Gülen’in İngilizce bilmediği halde böyle bir vasiyeti........

© Haber7