menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Orta Doğu'da adaletin iflası

15 0
15.06.2025

Ortadoğu semalarında patlayan füzeler, sadece şehirleri değil, uluslararası adalete olan inancın son kırıntılarını da yok etti. İsrail'in "Yükselen Aslan" operasyonuyla başlayan ve İran'ın "Sadık Vaat" ile cevap verdiği bu kanlı düello, iki ülkenin savaşından çok daha fazlası. Bu, kuralların sadece zayıflar için yazıldığı, adaletin ise güçlünün bir aracı haline geldiği küresel sistemin iflasının ilanı. Her şey, İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayan pervasız saldırısıyla başladı.

Bu, Gazze'de aylardır izlediğimiz filmin aynısıdır. Orada hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını vuran İsrail, burada da komşu bir ülkenin kalbine vururken aynı dokunulmazlık zırhına sığınıyor.

Birleşmiş Milletler üyesi egemen bir devletin topraklarını 200 savaş uçağıyla bombalamak, Genelkurmay Başkanı Bakıri'den Devrim Muhafızları Komutanı Selami'ye kadar tüm komuta kademesini suikastla ortadan kaldırmak, nükleer tesislerini vurmak... Hangi devlet, bu eylemlerin ardından kınanmak yerine "kendini savunma hakkı" adı altında Batı'dan alkış alabilir? Cevap basit: Sadece dokunulmazlığı olanlar.

NÜKLEER SİLAH HAKKINA SAHİP ÜLKELER Mİ VAR?

Bu adaletsizliğin en bariz örneği ise nükleer meselesinde karşımıza çıkıyor. Batılı başkentlerden yükselen koro, tek bir ağızdan haykırıyor: "İran nükleer silaha sahip olamaz." Peki, bu yasağı koyanların kendileri binlerce nükleer başlığa sahipken, bu ahlaki üstünlüğü nereden buluyorlar?

Daha da vahimi, İran'ın nükleer programını........

© Haber7