İğneli fıçı
İçinde bulunduğumuz yılın ocak ayında, New York’un işlek bir yeri sayılabilecek bir muhitte bir sinagogun altına gizlice kazılmış tünellerin ortaya çıkması, bütün dünyanın gündemine oturmuştu. Bu kaçak tünellerin hangi amaca hizmet ettiği ile ilgili pek çok ihtimal konuşuldu. Sinagogdan kanlı yataklar, bebek pusetleri ve delici aletlerin çıkması, Yahudilerin çocuk istismarı konusundaki sabıkalı geçmişleri düşünüldüğünde, akıllara pek de hayırlı şeyler getirmemişti. Üstelik tünellerin bir ucunun “arınma” ayinlerinin yapıldığı “mikve”ye, diğer bir ucunun da bir çocuk müzesine açılması tahminleri daha ürkütücü hâle getirmişti. Yahudilerin bu tünellerde çocukları hangi sapkın ritüellere kurban ettikleri tartışıladursun, New York polisinin tünelleri apar topar betonlayıp delilleri karartması şüpheleri daha da artırmıştı.
Cevat Rifat Atilhan’ın “İğneli Fıçı-Tarih Boyunca Yahudi Mezalimi” adlı eseri, sinagogda nelerin dönmüş olabileceği konusunda bir fikir vermişti. Yazar, bu eseri 1937 yılında kaleme almış. Kitabın yazarı Atilhan, Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’ye katılmış bir askerdi. Filistin-Suriye Cephesi’nde bulunduğu yıllarda, Yahudilerin NİLİ adlı casusluk örgütünü deşifre ederek çökertilmesini sağlamıştı. Cevat Rifat’ın Yahudi casuslarla geçirdiği dramatik serüven, askerlik sonrasında Yahudi aleyhtarı bir yaşam sürmesini sağlar. Sivil hayatında ticarete atılan yazar, İstanbul Yahudileriyle girdiği mücadeleden iflas ederek çıkar. 1930’lardan sonra da basın hayatına atılarak Yahudilik, Masonluk, Siyonizm ve İslâm gibi konularda sayısız çalışmaya imza atar. Eserlerinde, Yahudiliğe ve Siyonizm’e meydan okuyarak Türkiye’de Yahudi aleyhtarı fikirlerin öncüsü hâline gelir. Cevat Rifat Atilhan, yukarıda adını belirttiğim kitabında Yahudilerin tarih boyunca gerçekleştirdikleri sapkınlıkları uzun uzadıya tasvir eder. New York’taki sinagog tünelleri için ortaya atılan kan dondurucu teorilere benzeyen sayısız sapkınlığın asıl kaynağının inançsal boyutlarını vurgular. Yazarın eserinde bahsettiği söz konusu sapkın ritüellerin başında “İğneli Fıçı” gelir.
***
Türkçede yaygın olarak kullanılmasa da iğneli fıçı, dıştan bakıldığında sakin ve zararsız gibi görünen, ancak içinde sürpriz tehlikeler barındıran durumlar için kullanılan bir deyimdir. Fakat burada deyim olan iğneli fıçı üzerinde değil, Orta Çağ’dan bu yana Yahudilerin bir işkence yöntemi olan iğneli fıçı üzerinde duracağız; Cevat Rifat Atilhan’ın bahsettiği iğneli fıçı.
İğneli fıçı vahşetinin, Yahudilerin kutsal saydıkları Fısıh (Hamursuz) Bayramı’yla, Fısıh Bayramı’nın da Yahudilerin Mısır’dan sürülmesi ile doğrudan bir alakası var. Hz. Musa Mısır’dan ayrıldığı zaman Sina Çölü’nde bir avuç insanla sıkıntılı günler geçirir. Ekmek bulamayınca ağaç kabuklarını ve otları ezerek yerler. İşte Yahudiler, o çileli günleri yâd etmek için içinde hamur mayası olmayan yiyecekler yiyerek bunu Fısıh (Hamursuz) Bayramı olarak kutlamışlardır. Yahudiler, rahata kavuştukları zaman bu bayrama hazırlık olarak bir kuzu veya oğlak kestikten sonra, kapılarının önünde ellerinde baston ile yola çıkacakmış gibi hazır vaziyette beklerlermiş. Böylece Sina Çölü’ndeki sürgünlerini anarlarmış. Ancak bu ritüel, zamanla şekil değiştirir. Hamursuz Bayramı, zamanla sinagoglarda veya büyük salonlarda icra edilir........
© Haber Vakti
visit website