Şaşı bakanlar
Suriye devrimini dün olduğu gibi bugün de yanlış ve dar bakış açılarıyla değerlendiren çevreler var. Kimileri yaşananları Türk milliyetçiliği kalıpları içinde ele alıyor, kimileri Kürt ulusalcılığı penceresinden bakıyor, kimileri ise ideolojik tercihler ya da maslahat ilişkileri sebebiyle Suriye yönetiminin başarısız olmasını temenni ediyor.
Suriye’yi anlamak, sadece harita bilgisi ya da ezberlenmiş jeopolitik analizlerle mümkün değildir. Türkiye merkezli milliyetçi veya ulusalcı yorumların, Suriye’de yaşananları anlamakta neden yetersiz kaldığını sorgulamamız gerekiyor.
Bu yazımızda, Suriye meselesine yüzeysel ulusalcı reflekslerle (ister Türk milliyetçiliği, ister Kürt ulusalcılığı olsun) yaklaşmanın ne denli dar ve sığ bir bakış açısı olduğunu ele alacağız. Ayrıca bu dar perspektifin, küllerinden yeniden doğmaya çalışan Suriye’nin inşa sürecini nasıl sekteye uğratabileceğine dikkat çekeceğiz.
Dar kalıplar: Ulusalcı bakış
Türkiye’de dış politikaya ve özellikle de Suriye meselesine dair yürütülen tartışmalarda, oldukça yaygın bir yaklaşım dikkat çekiyor: Her şeyi dar milliyetçi kalıplarla yorumlama alışkanlığı. Bu zihinsel daralma, Suriye’deki büyük acıları ve ümmetin direniş ruhunu anlayamayacak kadar sığlaşan bir siyasi yaklaşıma yol açıyor.
Son günlerde Ahmet Şara liderliğinde kurulan yeni Suriye hükümeti üzerinden yürütülen "neden bir Türkmen bakan yok" tartışması da bu zihniyetin bir tezahürü. Kabinedeki isimleri sadece etnik kimlikler üzerinden okumak, Suriye’nin geçirdiği büyük devrimci dönüşüme haksızlık etmektir. Unutmamak gerekir ki, bu halk yüz binlerce şehidin kanıyla, yerle bir olmuş şehirleriyle ve paramparça olmuş ailelerin acısıyla bu günlere geldi.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, ülkenin yönetim anlayışına ilişkin temel prensipleri açıklarken şu önemli vurguyu sürekli yineliyor:
"Biz; ne etnik/dini gruplara göre makam dağıtımını (kota sistemini), ne de bölünmüş bir Suriye'ye yol açacak hiç bir yöntemi kabul etmiyoruz. Suriye artık yeni bir döneme giriyor. Önümüzde zorlu bir yeniden yapılanma süreci var. Tüm kaynaklarımızı ancak birlikte çalışarak ve anlaşmazlıklardan uzak durarak verimli kullanabiliriz.
Yönetimde katılımcılık ilkesini benimserken, liyakat dışındaki kriterleri devre dışı bıraktık. Makamların........
© Haber Vakti
