Yük
Herkesin omuzlarında taşıdığı bir yük vardır. Yük kelimesine hangi açıdan baktığınız önemlidir. Yük denilince aklınıza sadece taşınır-taşınmaz eşyalar mı geliyor, yoksa Allah'ın insanoğluna yüklediği emanetler mi geliyor? Bu bakış açısı karakterinizi belli eder. Sorumsuzluğun zirvesinde yaşayanlar yük kelimesinin mana derinliğini anlayamaz. Hatta yük ve eşya taşıyan nakliyecilerle karıştırırlar.
Allah'ın insana yüklediği en büyük emanetlerden biri de akıldır. Kuran-ı Kerim'deki Ahzab Suresi'nin 72. ayetinde "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar onu yüklenmekten çekindiler ve onun sorumluluğunu yerine getirememekten korktular. Ne var ki, onu insan yüklendi. Bunca kabiliyet ve nimetlerle donatıldığı halde yüklendiği emanetin hakkını veremeyen insan ne kadar zalim, ne kadar cahildir" buyuruluyor. Bakara Suresi'nin 286. ayetinde geçen "Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus'ahâ" ifadesi ise "Allah hiçbir insana kaldıramayacağı yükü yüklemez" anlamına geliyor.
İnsanoğlunun yaradılış gayesinde büyük yükümlülükler vardır. Eğer insansanız ve vicdan sahibi iseniz dünyada olup biten hiçbir şeyi görmemezlikten, duymamazlıktan, bilmemezlikten gelmeye hakkınız yok. Bu yüzden hepimizin taşıması gereken yükümlülükler var. Kim olursak olalım, hangi meslekten olursak olalım, Allah katında hepimiz kulluk vazifemizi yerine getirmekle ve insanlığa faydalı işler yapmakla yükümlüyüz.
Mesela anne ve babaların evlatlarına karşı yükümlülüğü olduğu gibi evlatların da anne ve babalarına karşı yükümlülüğü vardır. Doktorlar hastalarının Allah'tan şifasını bulması için elinden geleni yapmalı, avukatlar adaletten yana olarak müvekkillerinin........
© Haber Vakti
