Tık Nefes
İnsanoğlu ne garip! Konuşmayı iki yılda öğrenir de... Susmayı bir ömür öğrenemez. Suskunluğun, söz söylemekten daha tesirli olduğunu bilmesine rağmen üstelik...
Aslında insan susmayı değil de, susma-konuşma tercihinde zaman tayini mevzuunu öğrenemez. Hepimizin ağzından dökülen zamansız kelimeler yüzünden ıstırap çekmişliği vardır. Kim bilir kaç defa en son söylenecek sözü başta sarf edip içinden çıkılmaz hallere düşmüşüzdür. Yahut zamanını doğru tayin etsek de; yanlış kelime seçimleri yüzünden bir ömre yayılan hüzünlere garkolmuşuzdur. İster az konuşan, ister geveze tabiatlı olalım; benzeri neticelerin mızrak misali saplandığı bir tecrübe tahtası saklıdır gönül mahzenimizde...
Susmayı öğrenmek, dinlemeyi öğrenmekle iç içe geçmiş gibidir bir bakıma... Dinlemeden konuşmakla, işlerin zıvanadan çıktığı hepimizin malumudur. İnsanoğlu dinmeden, dinlemeyi beceremiyor zannımca... Bulutlarla kaplı iç semamız, şimşekler ve yıldırımlar eşliğinde çalkalanıp durur da; kendinden ötesine taş kesiliverir. Bu taş kesiliş -Allah esirgesin- bazen kendi kendinin putu olmaya varabilir. O........
© Haber Vakti
