İsrail niçin İran'a saldırdı?
Görünen sebeb, İran Atom bombası yapma aşamasına geldi, onun için saldırdı.. Pakistan’da Atom bombası var. İran da yaparsa 3. Ülke Türkiye olacak. Bunun arkası gelecek olursa 4. Ülke Mısır olabilir. Bugünkü iktidarlar tehdit oluşturmasa bile, yarın bu ülkelerdeki iktidar değişikliği İsrail için tehdit oluşturabilir. “Dehşet dengesi” Müslümanlar lehinde değişebilir.
İsrailin İran’a saldırı aynı zamanda Türkiye’ye yönelik örtülü bir tehdit. Hatta bunu açıkça da dile getirmeye başlamışlardı. İran’a yönelik saldırı “kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle” kabilinden bir tehditti. Pakistan İsrail’in İran’a saldırısının hemen arkasında sıranın kendine de geleceğini gördüğü için ilk günden İran’ın yanında yer aldı. Zaten Hindistan’ın Keşmir üzerinden Pakistan’a saldırmasının asıl sebebi İsrail’in İran saldırısının öncesi Hindistan'ın Pakistan’a saldırması Pakistan'ın Nükleer kapasitesine yönelik bir saldırı idi. Bu saldırıya AbD ve İsrail açık bir destek verdi. Eş zamanlı olarak Belücistan’da ayaklanma başlatıldı. Belücistan Sadece İran’da değil, Pakistan ve Afganistan’da da var. Belücistan Kurtuluş Ordusu PKK’ya çok benzer. Nasıl PKK İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de varsa, Belücistan da İran, Afganistan ve Pakistan’da var. Belücistan Kurtuluş Ordusu de PKK Şam’a geldiğinde o da Şam’a getirilmişti ve o da Bekaa kamplarında eğitim aldı.
Mondi Gazze direnişine karşı daha ilk günden İsrail'in yanında yer aldı ve ülkedeki Müslümanlara karşı saldırılarda bir sıçrama yaşandı. Camnu Keşmir bölgesinde de aynı şey oldu. Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarında İsrail ordusunda Hindu paralı askerler de vardı. Ve İsrail İran’a saldırdıktan hemen sonra Netenyahu Mondi ile Lefkoşenin Rum kesiminde bir araya geldiler.
İsrail bir anda İran’a saldırmaya karar vermedi. İsrail'in İran'a saldırma fikri, 1979 Devrimi'nden sonra ideolojik ve stratejik düşmanlık temelinde ortaya çıktı. 1980'lerde İran-Irak Savaşı (1980-1988) arasında İsrail, İran'ın bölgedeki etkisini sınırlamak için her yolu denedi ise de İran’ın etkisi Irak’dan sonra Suriye’de ve Lübnan’da ortaya çıktı. İran rejiminin Suriye ile yakınlaşması ve Lübnan’da Hizbullah’ın iktidar ortağı olması ile İsrail’in İran’a karşı hassasiyeti arttı. İran’daki Yahudi’ler üzerinden tüm askeri ve ticari, dini ve diplomatik hareketler yakın takibe alındı. Soğuk savaşın sonra ermesiyle birlikte İran'ın nükleer programının 1990'larda hız kazanması, İsrail için kaygı verici bir dönüm noktası oldu. 2002'de İran'ın Natanz ve Arak gibi nükleer tesislerinin ortaya çıkması, İsrail'in İran'a yönelik söylemini sertleştirdi. 2010'da Stuxnet virüsüyle İran'ın nükleer santrifüjlerine yapılan siber saldırı, İsrail ve AbD'nin ortak operasyonu idi. Bu dönemde, Netanyahu, “İran'ın nükleer programını durdurmak için askeri müdahalenin gerekebileceği”ni sıkça dile getirdi.
2010'a gelindiğinde, İran'ın Suriye İç Savaşı'nda ve Husi’ler üzerinden Yemen'de etkisini artırması, Hizbullaha desteği, İsrail'in İran'a karşı "önleyici saldırı" fikrini daha sık gündeme getirmesi için bahane oldu.. 2018'de Netanyahu, İran'ın Atom babası yapma faaliyetleri ile ilgili gizli belgeleri açıkladı ve “İran’a karşı askeri seçeneklerin masada olduğunu” vurguladı. Bugüne gelindiğinde, İran’ın Atom bombası yapma konusunda son aşamaya geldiği ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) 2025'te İran'ı denetimlerle işbirliği yapmadığı için kınaması,........
© Haber Vakti
