Terörsüz Türkiye mi? Bütünleşen Türkiye mi?
Türk Hava Kurumu Başkanı Sayın Talat Özyürek bir gün bana: “Bu devlette THK Adana Şube Başkanlığı onurunu taşıyorum. Ticaret yapıyorum. Ailemle yaşıyor, çocuklarıma gelecek hazırlıyorum…”
“E?”
“Bize bu rahatlığı ve fırsatları verenler, bunun için sessizce bedel ödeyenler var. Ordu mensupları, güvenlik güçleri, korucular… Devlet çarkını dönmesini sağlayanlar ve bu amaç uğruna şehit olanlar… Bu ülke için canını veren gencecik insanlar…”
“Yani…”
“Adana’da bulunan şehit ailelerini ziyaret edip, onlara minnettarlığımı bildirmek ve kurum adına plaket vermek istiyorum… Seninde eşlik etmeni rica erdim” dedi.
Bu hüzünlü ve onurlu görevi seve seve kabul ettim.
Önce Şehit Aileleri Derneği Adana Şube Başkanı Emine Kunt Hanımefendi, Ardından Emniyet Teşkilatı Şehit Aileleri ve Gaziler Dernek Başkanı Sayın Emine Bilgen Hanımı ziyaret ettik…
Niyetimizi açıkladık. Çok olumlu buldular. Böylelikle onların nezareti ve sevk ve idaresi altında şehit ailelerini ziyaret etmeye başladık.
YILDIZLAR ARASINDA
Mitolojik Nar taneleri olayı ile bizzat Adana’da şehit aileleri ile tanışınca yüzleştim. Hani yeni kurulan bir eve girerken bir nar kırılır ve taneleri her yana saçılır. Narın bereketi evin her yanını sarsın diye… Çocuklar bu taneleri yerden toplayıp kapış kapış yer… Zamanla biz nar tanesi kalmadı sanırdık ama yürürken attığımız adımlardan “Çıt” diye bir ses gelir. Ve bu çıt sesleri asla tükenmez. İşte onlar, Anadolu topraklarını kutsallaştıran nar taneleridir.
Biz unutsak da oradalar… Biz görmesek de oradalar… Onlar hep orada…
Neyini anlatayım bu şehit aileler konusundaki izlenimlerimi? Bu konuda çaresizim.
Bir Anne; “O sabah konuşmuştum…” dedi… Başka da bir şey demedi. Çünkü anne için o sabahtan sonrası yok. Onun için zaman o an sona ermişti.
Başka bir Anne: “Hiçbir şey istemiyorum, devletimden sadece, evladıma ait minicik de olsa bir kemik parçası istiyorum. Evladıma ait bir kemik… Onu mezara gömüp, her zaman ziyaret etmek için…” (Oğlu, bir düşen helikopterde şehit olmuş, hiçbir parçası yok…”
Başka bir eve gittiğimizde anne bizi karşıladı ve bir odanın kapısını açıp, “Oğlum askere giderken odayı böyle bırakmıştı” dedi.
Oda darmadağındı. Oğlu olanlar bilir. (Benim de oğlum dağınık) Çorap bir yanda, eşofman öteki yanda… Giyilmiş ve çıkarılmış terliğin biri ters dönmüş ve öylece kalmış… Anne odayı o haliyle muhafaza etmiş… Oğlu nasıl bıraktıysa o dağınıklıkla teselli buluyor. O dağınıklıkla evladının yaşadığını düşünüyor. Babayı kenara çekip; “Buna bir önlem alın, eşiniz odayı gördükçe, asla bu dünyaya bir daha dönemez…”
“Buyurun, gücünüz........
© Haber Gündemim
