Eski Toprağın Hikâyesi
Şimdi dönüp bakınca, tarım dediğimiz şeyin sadece toprakla, ürünle alakalı olmadığını, aslında hayatın ta kendisi olduğunu daha iyi anlıyorum. Çocukken, yaz tatillerinde dedemin köyüne giderdik. Sabahın köründe uyanıp güneşin ilk ışıklarıyla tarlaya çıkılırdı. Toprak kokusu, ayaklarınıza yapışan çiğ, ellerinize bulaşan çamur… Şimdi bunları düşününce insanın içine bir huzur doluyor. Ama o zamanlar kim huzur arıyordu ki? Çocuk aklımızla oyun peşindeydik.
Dedem, hep “Toprak, insana benzer” derdi. “Seversen karşılık verir, terk edersen küser.” O zamanlar bu sözlerin ne anlama geldiğini bilmezdim. Ama şimdi anlıyorum; toprak sadece ekmek veren bir şey değil, aynı zamanda hayatı anlamlandıran bir öğretmen.
Bir keresinde, dedemle buğday hasadına gittik. Orakla biçerdik, el emeğiyle toplardık. Her şey sabır işiydi. Şimdiki gibi makineler yoktu. Ama o sabır, insanı olgunlaştırıyordu.........
© Haber Expres Gazetesi
