Yine bir yaz, yine bir yangın, yine göz göre göre yanan topraklar…
Temmuz 2025’te İzmir’i saran orman yangını tam bir hafta sürdü. Seferihisar’dan başladı, Ödemiş’e doğru yayıldı, kırsalın bağrını delik deşik etti, sonunda şehir merkezine kadar dayandı. Koku önce dağdan geldi, sonra sokaklara sindi, sonra kalplerimize çöktü. Ve biz, milyonlarca insan, yine sosyal medyadan örgütlenmeye çalışırken, devlet makamları ve yerel idareler yani Belediyeler sadece “takip ediyoruz” demekle yetindi.
Sene 2025. Ama hala aynı soruyu soruyoruz:
“Yangın uçakları nerede?”
Dünya iklim krizinin etkilerini her yıl daha da yoğun yaşarken, Türkiye hâlâ birkaç kiralık uçakla bu işi geçiştirmeye çalışıyor. O da varsa! Bu yılın yangınlarında, özellikle İzmir yangınında gördük ki uçaklar ya yerdeydi ya da “havanın durumuna” göre havalanamamıştı. İnsanın aklına şu sorular düşüyor:
• Bu uçaklar neden her yaz hazır değil?
• Neden hala bu kapasite yetersizliğini çözemedik?
• Neden yine halk kendi çabasıyla, kazmayla, kovayla, battaniyeyle mücadele etmek zorunda kaldı?
Cevap çok basit aslında: Çünkü hükümete bağlı irade ve yerel yönetimler yani Belediyeler orada değildi.
Seferihisar’ın narenciye bahçeleri,........
© Haber Ege
