Biz mi Yanlış Anlıyoruz, Yoksa Fazla mı Özgürüz
Türkiye’nin siyasal, sosyal ve kültürel tartışmalarında son yıllarda en çok istismar edilen kavramlardan biri kuşkusuz “özgürlük”.
Bu kelime, bir yandan demokrasinin temel direği,
Öte yandan ise sorumsuzluğun, hoyratlığın, toplumsal değerleri hiçe saymanın bahanesi haline getirildi.
Oysa özgürlük, hiçbir zaman sınırsız bir keyfiyet, yazılı ve yazılı olmayan bütün kuralları yok sayma hakkı değildir.
Tam aksine hukukla, ahlakla, toplumsal düzenle iç içe bir değerdir, özgürlük.
İşte Türkiye’deki temel sorun da burada ortaya çıkıyor:
Dilediğini yapmak,
İstediğini söylemek…
Türkiye’de özellikle son yıllarda Avrupa ve Amerika örnek gösterilerek pompalanan bir özgürlük kavramı var.
“İstediğim yerde istediğim gibi giyinirim”,
“İstediğim yerde istediğim gibi davranırım, konuşurum”,
“İstediğim gibi yaşarım” şeklinde daraltılmış, sorgulandığında sosyal medyada infaz edildiğiniz bir slogana indirgenmiş durumda özgürlük.
Oysa hukuken en basit tanımıyla Özgürlük, kişinin başkalarının hak ve özgürlüklerine zarar vermeden, hukuk düzeninin izin verdiği her şeyi yapabilme yetkisidir.
Montesquieu’nün ünlü sözüyle de; “Özgürlük, kanunların izin verdiği her şeyi yapabilme hakkıdır.”
Yani Özgürlük, başkasının hakkına, toplumun düzenine ve kamu menfaatine çarptığı yerde biter.
Yani kanunların sınırını çizmediği, toplumun görgü ve adabının yasaklamadığı bir davranış özgür olabilir.
Onun ötesi keyfilik,zorbalık,eşkiyalıktır.
Bugün Türkiye’de ise tam tersi bir tabloyla karşı........
© Haber Ege
