Türkiye’de genç nüfus, toplumun geleceğini şekillendiren önemli bir dinamik olarak öne çıkmaktadır. Ancak son yıllarda üniversite mezunları arasındaki artan işsizlik oranları ve bunun yol açtığı umutsuzluk, sosyal bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Bu durum, gençlerin toplumsal katılımlarının azalmasına ve gelecek perspektiflerinin daralmasına neden olmaktadır. Türkiye’de her yıl binlerce genç üniversitelerden mezun olmaktadır. Ancak iş piyasasının bu mezun sayısına ayak uyduramaması, işsizlik oranlarını ciddi bir seviyeye yükseltmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, genç işsizlik oranı son yıllarda ’nin üzerine çıkarak kritik bir eşik haline gelmiştir. Bu oran, sadece ekonomik bir problem değil, aynı zamanda sosyal yapıda derin etkiler bırakacak bir sorun olmaktadır. Gençlerin üniversite eğitimine büyük yatırımlar yapmalarına rağmen işsizlik ve umutsuzluk duygusu içinde kaybolmaları, toplumsal bir travma halini almaktadır.

Üniversite mezunlarının işsizlik sorunu, birçok nedene dayanmaktadır. En temel sebeplerden biri, üniversitelerde verilen eğitim ile iş gücü piyasasında yaşanan nitelik ve talep uyumsuzluğudur. Mezunların özellikle belirli alanlarda yeterli pratik bilgiye sahip olmamaları, işverenlerin deneyimli eleman tercih etmesine yol açmaktadır. Bunun yanında, bazı bölgelerde sanayi ve ticaretin yeterince gelişmemiş olması, mezun gençlerin kendi uzmanlık alanlarında çalışma olanağı bulamamalarına neden olduğu gibi hızla değişen sektör ihtiyaçları da gençlerin eğitim aldığı alanlarda iş bulmalarını zorlaştırmaktadır. Ekonomik krizin etkilerinin, iş gücü piyasasında dengesizliklere yol açtığı da yadsınamaz bir gerçektir. Gençlerin, özellikle büyük şehirlerdeki istihdam piyasasında rekabetle karşı karşıya kalması, mezuniyet sonrası yıllarını iş arayarak geçirmelerine neden olmakla birlikte birçok genç, iş bulabilmek için düşük maaşlı, geçici ve güvencesiz işlere yönelmek zorunda kalımaktadır, bu da onların kariyer hedeflerine ulaşmalarını imkansız hale getirmektedir. Dolayısıyla, hem sayısal olarak artan hem de hızla büyüyen bu grup, ülkenin geleceği açısından alarm veren bir durumu işaret etmektedir. Üniversite eğitimi, gençlerin iş dünyasında başarılı olabilmesi için önemli bir adım olarak görülse de, eğitim almış bireylerin iş bulamama gerçeği, toplumsal ve ekonomik açıdan ciddi bir kriz yaratmaktadır.

Burada etken bir faktör olan eğitim sisteminin, hızlı değişen iş gücü piyasası ihtiyaçlarıyla uyum sağlamaması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Özellikle STEM (Fen,

Türkiye’de genç nüfus, toplumun geleceğini şekillendiren önemli bir dinamik olarak öne çıkmaktadır. Ancak son yıllarda üniversite mezunları arasındaki artan işsizlik oranları ve bunun yol açtığı umutsuzluk, sosyal bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Bu durum, gençlerin toplumsal katılımlarının azalmasına ve gelecek perspektiflerinin daralmasına neden olmaktadır. Türkiye’de her yıl binlerce genç üniversitelerden mezun olmaktadır. Ancak iş piyasasının bu mezun sayısına ayak uyduramaması, işsizlik oranlarını ciddi bir seviyeye yükseltmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, genç işsizlik oranı son yıllarda ’nin üzerine çıkarak kritik bir eşik haline gelmiştir. Bu oran, sadece ekonomik bir problem değil, aynı zamanda sosyal yapıda derin etkiler bırakacak bir sorun olmaktadır. Gençlerin üniversite eğitimine büyük yatırımlar yapmalarına rağmen işsizlik ve umutsuzluk duygusu içinde kaybolmaları, toplumsal bir travma halini almaktadır.

Üniversite mezunlarının işsizlik sorunu, birçok nedene dayanmaktadır. En temel sebeplerden biri, üniversitelerde verilen eğitim ile iş gücü piyasasında yaşanan nitelik ve talep uyumsuzluğudur. Mezunların özellikle belirli alanlarda yeterli pratik bilgiye sahip olmamaları, işverenlerin deneyimli eleman tercih etmesine yol açmaktadır. Bunun yanında, bazı bölgelerde sanayi ve ticaretin yeterince gelişmemiş olması, mezun gençlerin kendi uzmanlık alanlarında çalışma olanağı bulamamalarına neden olduğu gibi........

© Günışığı Gazetesi