menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AYAKTA KALANLAR DA YORGUN: TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL ÇÖKÜNTÜNÜN ANATOMİSİ

13 0
03.06.2025

Sabahları kalabalık sokaklara karışan insanların gözlerine dikkatlice baktığımız zaman ne görüyoruz? Neşesini yitirmiş, umutla arasındaki mesafeyi açmış, omuzlarına görünmez yükler asılmış bir ülkenin insanları…

İnsanın yorgunluğu yalnızca bedeniyle sınırlı değildir. Zihin yorulur, umut yorulur, beklemek bile bir zaman sonra tükenmişliğe dönüşür. Toplumlar da insanlar gibi yorulur. Bir ülkenin kalabalıklarına baktığınızda, bakışlarda ışık sönmüşse, sokaklar sabırsız ve sessizse, kahkahalar geçmiş zaman ekleriyle anılıyorsa; orada sadece geçim değil, varoluş da yorulmuş demektir. Türkiye, son yıllarda ağır bir zihinsel ve ruhsal yorgunluğun pençesinde kıvranmaktadır. Ve bu yorgunluk, sadece ekonomik göstergelerle ya da siyasi analizlerle açıklanabilecek bir durumun çok ötesindedir. Bu noktada Byung-Chul Han’ın “Yorgunluk Toplumu” tanımlaması, Türkiye bağlamında neredeyse bire bir karşılık bulmaktadır. İnsanlar, kendi hayatlarını yaşamak yerine, başkalarının çizdiği dar yollarda ilerlemeye zorlanıyor. Bu zorlanma, sadece geçim derdinden değil; sistemin dayattığı rekabetçilikten, sürekli başarılı olma baskısından, sosyal medya üzerinden kurulan yapay mutluluk imgelerinden, ve hepsinden önemlisi, her an ‘yetememe’ duygusundan besleniyor.

Ancak Türkiye’nin tükenmişliği yalnızca bireylerin psikolojisiyle sınırlı........

© Günışığı Gazetesi