YA ALLAH…BİSMİLLAH…ALLAHUEKBER
Onlar “Ya Allah, Bismillah, Allahüekber” sözünü siyaset meydanlarında değil iki ordunun karşılaştığı cenk meydanında söylediler. Üzerlerinde kefene benzeyen giysileri, bellerinde zaferi görmeden kınlarına giremeyeceklerine inandıkları yalın kılıçları vardı.
At üzerindeydiler.
Zaten onlar at üzerinde yaşayıp at üzerinde öldüler.
Ve o gün 26 Ağustos günlerden Cuma idi…
Yani 954 sene önceydi.
Destanlar Şairi Cennetmekân Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun o ölümsüz Malazgirt Destanı’nda dediği gibi:
Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber.
Ve o gün Türk’ün kahramanlıklarla dolu tarihinde şanlı bir sayfanın açıldığı gibi bu yüce millete bir daha kapanmayacak olan Anadolu’nun altın anahtarlı kapıları da açılıyordu.
Gelin o günlere dönelim;
26 Ağustos 1071 Cuma günü sabahı çadırından çıkan Alparslan Romen Diyojen komutasındaki Bizans Ordusunun Malazgirt Ovası’na yayıldığını ve çadırlar kurduğunu görüyor.
Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan savaşı önlemek için Romen Diyojen’e elçiler gönderiyor. Romen Diyojen Selçuklu Padişahının, görkemli ordusundan korktuğu için böyle bir istekte bulunduğu varsayımı ile bu talebi reddediyor ve elçileri de huzurundan kovuyor.
Düşman ordusunun kendi ordusundan 3–4 kat fazla olduğunu gören Hükümdar savaştan sağ olarak çıkma ihtimalinin zayıf bir ihtimal olduğunu görüyor ve töre gereğince........
© Günışığı Gazetesi
