Ülkemizde binlerce kişinin ölümü ile sonuçlanan depremlerde,
Çöken yollarda, insan ölümü ile sonuçlanan tren kazalarında,
Orman yangınlarında,
Sel baskınlarında,
Ve nihayet 78 insanımızın diri diri yandığı Kartalkaya faciasında suçlu var mı? Görevini savsaklayan, görevini kötüye kullanan var mı? Sorusu günlerdir gündemimizi işgal ediyor.
Herkes herkesi suçluyor.
Sorumlusu bulunamıyor,
Görevini ihmal eden kötüye kullanan da bulunamıyor.
Ama ben buldum.
Nasıl mı?
Cennetmekân Hasan Pulur’un “Olaylar ve İnsanlar” kitabının 6. Cildinde 78. Sahifesinde yer alan yazısında.
Haydi, o yazıyı birlikte okuyalım.

Eski devirlerde kadının biri ağlaya sızlaya devrin kadısına çıkmış.
“Kadı efendi benim kocam hırsızdı.
Oraya buraya girer eline ne geçerse çalar nafakamızı çıkarırdı.
Geçenlerde Hekim Seyit Efendinin evine girmek istemiş, evin balkonundan ip atmış, tırmanırken parmaklık kırılmış ve kocam düşerek ölmüş”
Şimdi ben Seyit Efendiden şikâyetçiyim. Çünkü kocam hırsızlık yaparken yakalansaydı iki-üç ay ceza alır kurtulurdu. Hekim Seyfi Efendi balkonunu çürük yaptığı için kocam düşerek can verdi.
Şikâyetçiyim Kadı Efendi.” Dedi.

Kadı kadını haklı bulmuş ve “Hekimi Asın” talimatını vermiş.
Bunu duyan Hekim Seyit Efendi koşarak Kadının huzuruna gelmiş. “Kadı Efendi kabahat bende değil balkon parmaklığını yapan marangoz Alaeddin’de balkonu o çürük yapmış ben masumum”........

© Günışığı Gazetesi