BİR ZAMANLAR BU ŞEHİRDE BİR ÖĞRETMENEVİ VARDI
Ne güzel günlerdi o günler…
Eğitim vardı, öğretim vardı, öğretmen vardı öğretmenevi vardı.
Öğretmenler şehrin ve ülkenin en büyük oy potansiyeline sahipti. Birlik ve beraberlikleri halinde hiç kimse onlara “Kaşın üzerinde gözün var” diyemezdi.
Karpuz gibi ikiye bölündüler.
“Bu sizden, bu bizden” içtihadına tabi tutuldular.
Bunun sonucu bir öğretmenevleri vardı bu sahipsiz şehirde onu da ellerinde aldılar.
Eli öpülesi saygıdeğer öğretmenlerimize “Git çay ocağında otur” dediler.
Her neyse gelelim konumuza…
En merkezi ve en güzel yerdeydi bu öğretmen evi.
Bahçesindeki havuz başında oturup hoş sohbet etmek ve bir bardak çay içmek ömre bedeldi.
Yemekhanesi vardı. Öğretmenlerimizin istifadesine sunulmuş bir yemekhanesi.
Oyun oynamak isteyenler için oyun salonu, sohbet etmek isteyenler için tertemiz salonları vardı.
Sinema ve konferans salonu vardı, nişan ve düğünler yapılırdı bu yerde. Yani şehrin bütün imkânlarına cevap veren bir kurumdu burası.
Valiler, belediye başkanları, milletvekilleri burada vatandaşlarla bire bir görüşür sohbet ederlerdi.
Dışarıdan gelenler için konaklamaktan öte bir misafir hane gibiydi.
Bir anılar yumağında bir nev’i adresti öğretmenevi.
Bu güzelim mekânı hem öğretmenlerimize hem de bu şehrin insanlarına çok gördüler.
Hazar Şiir Akşamlarında il dışından ve yurt dışından gelen misafirlerimizi buraya götürür onlara ikram ettiğimiz bir acı kahve ile........
© Günışığı Gazetesi
