Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir haber okudum. Baro Başkanı Av. Sayın Melih Efe şimdiki adliye sarayının yetersizliği nedeniyle ihtiyaca cevap vermediği söylüyordu.

Bu konu evvelkisi günde vardı, dün de vardı bu gün de vardır. Yarınlarda da olacaktır.

Çünkü Adliye binası her ne kadar bir saray olarak lanse ediliyorsa da saray maray değildir. Bir odada üç - beş cumhuriyet savcısının bir arada oturduğu arşivlerin yetersiz olduğu sosyal donatılarının sanıldığından da yoksun olduğu bir gerçektir.

İsterseniz Adliye sarayımızın evveliyatına bir göz atalım.

Nisan 1967 yılında zabıt kâtibi olarak Tapulama Mahkemesinde (Kadastro Mahkemesi) göreve başladım. Adliyedeki yerleşimin eksikliği nedeniyle İzzetpaşa Camii yanında bulunan Müfide Barım Apt.ının 3. Katına yerleştik. Yani ta o dönemde adliye binamız hizmete yeterli değildi.

Adliye binası yıkılan SSK binasının hemen altında iki katlı ahşap bir binaydı. Yürüdüğün zaman bina sallanıyordu.

1977 yılında Adalet Komisyonu Başkâtipliğine atandığımda adliye binası SSK. Müdürlüğü binasının doğu tarafındaydı.

Hizmet gereği yeni kurulan mahkemelere yer bulamıyorduk.

Yeni yeni mahkemeler kuruluyor, personel sayısı her sene biraz daha artıyordu.

Bir odada yine 3-5 cumhuriyet savcısı, üç beş Ağır ceza Mahkemesi üyeleri bir arada oturuyordu.

Bizim zamanımızda bir veya iki Ağır ceza mahkemeleri bu gün dört tanedir.

Yine bir veya iki........

© Günışığı Gazetesi