menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AKIL HASTANESİNDE AKIL TUTULMASI

12 1
04.05.2025

Fethi Sekin Şehir Hastanesinin adı çıkmış, Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesinin cılkı çıkmış kimsenin haberi yok.

Asırlık hastanenin cemaziyel evvelini bilen biri olarak nereden nereye demek içten bile değil.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası, Merhum Ahmet Şükrü Emet’in gayretleriyle 12 Ocak 1925 tarihinde Türkiye’nin ikinci hastanesi olarak kurulup sağlık hizmeti vermeye başlayan Elazığ Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi ne yazık ki eski günlerini arıyor.

Hem verilen hizmetler açısından, hem de yönetimdeki keyfi ve başıboş uygulamalar açısından…

Merhum Mutemet Yazıcı’dan tevarüs edip, Merhum Osman Zeki Özel, Sayın Nihat Seçkin, Sayın Mustafa Namlı ve Sayın Doç. Dr. Nilüfer Kılınç gibi hastane tarihine adını altın harflerle yazdırmış isimlerin yönetmiş olduğu bu kurumu neresinden tutsanız elinizde kalıyor dersek mübalağa etmiş sayılmayız.

Yazımın başında dedim ya: Fethi Sekin Şehir Hastanesinin adı çıkmış…

Asıl başıboşluk Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesinde.

Huzursuzluk, personellerin biri birlerini gammazlayarak Başhekime yakın olma yarışı bu hastahanede.

Emeğin yok sayılıp kahve çay muhabbetleri sonucu çiçeği burnunda personellerin belgelerle ödüllendirilip liyakatin ayaklar altına alınarak yıllarını hastaneye katkı sunmakla geçiren personelin yok sayılması sonucu motivasyonlarının düşürülmesi yine bu kurumda.

Eskiden bir hastaneye bir Başhekim atanacaksa onun mesleki başarısının yanında yaşına başına, yönetimsel açıdan bilgi, birikim ve donanımına bakılırdı ki; göreve geldiğinde eli ayağı bir birine karışmasın, kurumu yönetirken bocalayıp yönetmekle mesul olduğu kişilerin oyuncağı olmasın.

Biz Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesinin şehirde otorite kurumların başında geldiğini biliriz.

Öyle ki hastaneyi yöneten kimi başhekimlerin ismi kurumun önüne geçmiştir.

Mutemet Yazıcı, Osman Zeki Özel, Nihat Seçkin ve Mustafa Namlı gibi.

Bu isimlerin birçoğu da Hastanede göstermiş oldukları performansları neticesinde ya şehrin Sağlık Mekanizmasının başında görevlere getirilmiştir Nilüfer Kılınç gibi ya da Ülkenin en önemli ve en büyük Hastanelerinin yöneticiliği verilmiştir: Mustafa Namlı gibi.

Nereden nereye…

Yukarıda isimlerini saydığım değerlerin yönettiği hastane ne yazık ki şimdilerde personellerin huzursuzluğu, başhekime yakın olma yarışların yapıldığı kulvar, başhekimin de bu şirinliklerden hoşnut bir haleti ruhiyede olmasıyla anılıyor.
Durum böyle olunca da asırlık hastane saldım çayıra, mevlam kayıra........

© Günışığı Gazetesi