SON DÖNEMDE NELER YAŞADIK VE SONRASINDA NELER YAŞAYACAĞIZ-3-
Su misali akıp, kimi zaman mutluluk yaşatan, kimi zamanda çoğunlukla mutsuzluk yaşatan zaman, yaşattıkları içerisinde arkanıza atıp unuttuklarınızı ve unutamayıp acısı içinize işler gibi devam eden hadiseleri beklenmedik anda karşınıza çıkarabiliyor.
Canların, insanlıktan nasiplenmemiş zalimlerce birer birer yok edilmesi ve soykırım illeti ile tarihten silmeye doğru giden unutulmayan acı hadiseler gibi.
Olumsuzluklar sadece kendi nefsinizle alakalı olmuş olsa bir yerde bir şekilde sabır denen ana ilaçla dindirir ve tevekkül ederek yaşar gidersiniz.
Ancak toplumsal olup insani çerçevede ele alıp içinizi parçalarcasına yaşandığına baktığınızda hele de masum çocukların dayanılmayacak feryatları karşısında ana ilaç olan sabır taşınız farkına varmadan çatlayıverip tevekkülü elden bırakmanıza sebep olup olmadık isyana girebiliyorsunuz.
Bunun birde toplumsal olarak, İslam milletlerine uygulanması ile İslam’ın bayraktarlığını asırlar öncesinden bugüne dek yapmakta olan Müslüman, gerçek Müslüman bir devlete ve onun mensubu millete, Aziz Türk Milleti’nin bekasına yönelik olması gibi aklıselim olmayan bir düşünce ürünü olan provakatif eylem ve tahrik girişimlerinin olması sizi zora sokup sabrınız taşabiliyor.
Dünyanın birçok yerinde olmadık insanlık dışı olumsuzlukların yaşandığı cümlemizin malumudur. Ancak, stratejik konumda olup sorumluluk alanı geniş bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırlarına yakın komşu devletlerde,
Yani Ortadoğu’nun genelinde adil olmayan vahşetin yaşanması, soykırımcı terör devleti olan İsrail tarafından çoluk çocuk demeden yapılan katliamlar sonucu dünyanın gözü önünde yaşanan soykırım dayanılmayacak ölçüde acı verici, hem de çok acı verici. Doğu Türkistan-Balkanlar-Batı Trakya gibi yerlerde yaşananların benzeri yaşanması…
Yaşanan bu olumsuzluk karşısında sizi mutlu eden gelişmeler ve yaşanan etkinliklerden duymanız gereken mutluluk ve sevinçten bir şey anlayamamanız daha acı.
Bu acı farklı bir acı. Çünkü hakkınız olan mutluluk ve sevinci acı çeken dindaşlarınız, soydaşlarınız ve yakın komşunuz varken ve sizde birazdan öte çok hassas ve duygusal iseniz yaşanan olumlu gelişmeden uzun süreli mutluluk duyamazsınız kısa süreli olmaktan öte.
Bugünkü yazımızın başlığıyla geçen haftalar yayınlanan 1 ve 2 sayılı yazılarımızda yaşanan olumlu ve olumsuz bir takım gelişmeleri kaleme almış idik. Geri kalanlar ile sonrasında yaşananları bugün kaleme alalım istedik.
Değişen hususlara gelince son dönemin en şiddetli kışının Tarım ve Ziraat’ ta beklenmedik büyük hasarın oluşması, yani oluşan don olayı sonucu tarım ve ziraatta büyük hasarın oluşup zararın had safhaya çıkması oldu.
Birde çok ilginçtir bazı siyasilerin ve kendilerine bağlı bulunan il temsilcilerinin Cenabı Allah’ ın takdiri gereği gelişen bu olumsuz hava şartlarından doğan afetin sorumlusunun Devlet ve Devlet Politikası olduğu söyleminde bulunması.
Milliyetçi Hareket Partisi Elazığ Milletvekili Sayın Semih Işıkver Bey’ in komisyon üyesi olarak yanan oteldeki olumsuzluğun üzerine gitmesinin yanında vekili olduğu Elazığ’da yıllardır kangrenleşen Çimento Fabrikası’ nın il dışına taşınması ile ilgili meclise önerge vermesi ve ilin erklerinin harekete geçmesine vesile olması.
Elazığ Fırat Üniversitesi’nin 50. Yılının Kutlanması Çağrısında bulunan Elazığ Türk Ocakları Şb. Bşk. Prof. Dr. Yavuz Haykır Bey’ in bu çerçevede bir yıl devam etmek üzere başlattığı çalışmalardan biri olan üniversitede rektörlük yapmış bulunan rektörlere birer konferans verdirtme kararını hayata geçirerek ilkini,
Türkçülüğün Fikir Babası merhum Ziya Gökalp anısına ‘’Çağlar üzerine sıçrama ‘’ temalı konferansı eski rektörlerden Prof. Dr. Arif Çağlar hocamıza ve ikinci konferansın Devlet Geleneği ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başlığıyla F.Ü.Eski Rekt. Prof. Dr. Eyüp Günay İspir hocamıza verdirtmiş olması.
Hani demişler ya! Çağrıldığın yere erinme çağrılmadığın yere görünme diye. Bizde öyle yapıyor ve öyle yaşamaya çalışmaktayız. Erdem bunu, bu gibi yaşamı gerektirir diye düşünüyoruz.
Erdemli yaşamak varken erdemsizlik niye? diye bu sözün üzerinde düşünmek........
© Günışığı Gazetesi
