KÜRT DOSYASI-2 DERSİM İSYANI ARKA PLANI
Dersim bölgesi oldukça dağlık ve zor arazi şartlarına sahiptir. Osmanlı devleti bu bölgeyi kendilerine bağlı fakat yönetimi kendilerine bırakmıştı. Hatta 300 yıla yakın bir süre Osmanlı bu bölgeye pek girmemiştir. Bu bölgede isyan olmadığı için tamamen kendi haline bırakılmıştır. Bu nedenle Cumhuriyet feodal yapıya ters gelmiştir. Bunun değerlendirmesini bu bölümün sonunda genişçe yapacağız.
Dersim isyanını anlatırken isyanın bastırılmadan önceki olaylara değinmek lazım. Dersim isyanı bir yönde Koçgiri isyanının devamı sayılır. Ve yine bir Alevi hareketidir.
Koçgiri İsyanının bastırılmasından sonra Sivas'ın Zara ve İmranlı ilçelerinden Dersim'e gelen isyancılar bölgede bir örgütlenme çabasına girmişlerdir.
Koçgiri isyanından kaçan bin kadar silahlı isyancı, mıntıkaya bir isyan havası getirmiştir. Baytar Nuri, Alişir ve Koçgirilileri Dersim İsyanı'nın beyin takımı olarak nitelendirmektedir. Daha önceden hükûmetle ilişkiler kuran Seyit Rıza'nın Koçgirililerin kendine sığınması sonucunda hükûmetle arası açıılır.
Konuya girmeden burada çok önemli bir kişinin üzerinde durmak zaruridir. Çünkü bu kişi Koçgiri isyanında büyük rol oynamıştır. Sonra yakalanarak İstanbul’a getirilmiş. İdamla yargılanırken birden gizli bir el onu serbest bırakmıştı. Bu isim Mehmet Nuri Dersimi’ydi.
Lakabı Baytar Nuri olan Mehmet Nuri Hozat’ın Akpınar köyünde doğmuş, ilkokulu Hozat’ta bitirdikten sonra eğitimine devam etmiş ve 1918 de İstanbul Baytar mektebinden mezun olmuş. Bu ismin üzerinde neden duruyoruz? Çünkü İsyanların çıkmasında büyük rol oynamış ve devlet bir şekilde cezalandırmamıştır. Dersim isyanı son bulduğunda Seyit Rıza idam edilirken o yine gizli bir el tarafından kurtarılmış hayatının sonuna kadar Halep’te yaşamıştır.
Bazı kaynaklar Baytar Nuri’yi İngiliz ajanlığı ile suçlamışlardır. Ve Atatürk’ün de bunu bildiğini fakat dersim isyanında istihbaratta kullandığı iddia edilir.
Koçgiri isyanından kaçan birçok isyancı Dersime gelip Seyid Rızaya sığınması, dersim isyanın işaretiydi. Zaman geçtikçe Devlet ile araları açılan Seyit Rıza başlarda isyan çıkarma taraftarı değildi. İşte o noktada Baytar NURİ Seyit Rızanın iyice yakınına sokularak Seyit Rızayı isyan için ikna ettiği söylenir. Zaten Dersim isyanın her safhasında Baytar Nuri hep ikinci planda kalarak isyanın sürmesi için elinden geleni yapmıştır.
Seyit Rıza’nın isyanın sonlarına doğru devletle teslim olma kararı alır. Fakat karar aldığı gece oğlu Bava İbrahim öldürülür. Seyit Rıza oğlunun ölümünden devleti sorumlu tutar ve savaşmaya devam kararı alır.
Peki, isyandan önceki şikâyetler nelerdi. Bölgede nasıl bir rahatsızlık mevcuttu?
Bu konuyu da bire bir yaşayan ninemin ağzından dinleyelim;” Oğul köyümüzü üç defa dersim eşkıyaları bastı. Her defasında ya hayvan, ya da altın istediler. Vermeyenleri köy meydanında ölesiye dövdüler. Bizim bir ineğimiz vardı ben teslim etmeye gittim. Zaten erkekleri köy meydanında toplamışlardı. Kim istedikleri hayvanı getirirde onu serbest bırakıyorlardı. Ben ineği teslim ettim, içlerinden biri yanıma geldi, üzerimdeki kazağı çıkarmamı ve eşine götüreceğini söyledi. Kazağı çıkardım verdim. Bir diğer baskında ise herkesten altın istediler. Altını olan verdi olmayan da yine hayvan verdi kurtuldu.
Üçüncü gelişlerinde ise; köylü birkaç Mavzer buldu karşı koymaya kalktı. Ancak çok kalabalık oldukları için fazla direnemediler.
Murat nehrini karşıya geçip bütün köyleri soyuyorlardı. Bütün eziyetlerine rağmen kimsenin namusa asla dokunmadılar, o yönleri de vardı.
İsyanı bastırmaya başlandıktan sonra Murat nehrinde ceset akıyordu. Çok insan telef oldu.”
Şimdi dersim isyanın bastırılmasını zaruri kılan da buydu. Köyleri basıp fakir halktan para, hayvan istiyorlardı. Dersim isyanını tek taraflı yorumlayanlar, dersim isyanını sanki yok yere, boşu boşuna bastırıldığını iddia edenler olayın bu yönünü görmezden gelmeleri hayret verici… Bugün bölücü örgütün yaptıklarının aynısı o zaman çevre köyleri bir benzerini yaşamışlardı. Hatta benzerini bırakalım aynısını yaşamışlardı. Bu zulmü yaşayan bütün köyler de Kürt köyleriydi.
Köyümüz Elazığ merkeze bağlı şu anda Keban barajının altında kalan yeni İsmi Özgören, eski ismi Zarato’ydu. Köyde 5 kişi dersim isyanın bastırılmasında asker olarak alınmış, bunlardan ikisi şehit olmuş, üçü de gazi olarak köye dönmüştü. Onlardan dinlediklerimiz gerçekten insanı hayretten hayrete düşürüyordu.
Gazilerden Osman adında köylü şöyle anlatıyordu;” Köylerden geçerken bize öyle düşmanca bakışları vardı ki, kadın erkek herkes Türk askerini düşman olarak görüyorlardı. Bir duyuma göre halk gelen askerin Rus askeri olduğu ve topyekûn karşı çıkmaları gerektiği halka söylenmiş ve inandırılmıştı.
Bir köyden geçerken köyde kimseyi bulamadık. Sadece yerde yatan bir kadın vardı. Ölmüş diye bıraktık yolumuza devam ettik. Daha köyden çıkmadan beş kangal köpeği askere saldırdı. İki askeri fena halde yaraladılar. Köpekleri etkisiz hale getirdikten sonra baktık ki, ölü numarası yapan kadın uzaktan bizi seyrediyor. Biz yanından ayrıldıktan sonra köpekleri salıvermiş.
Çatışmalar o kadar şiddetliydi ki, bodur olana ağaçlarda yaprak kalmamıştı.”
Devlet tarafından görevlendirilen Hacı kaya zaman zaman Baytar Nuri ve Seyit rıza le görüşmeler yapsa da sonuç alınamıyordu. Birçok asker esir düşmüştü. Oldukça eğitimli bir isyancı gurubu vardı. Bölgenin yapısı gereği engebeli araziler, mağaraların çokluğu Türk ordusunu zaman zaman zor durumda bırakıyordu.
Bu nedenle Türk Ordusu genellikle bölge insanından oluşturulan birlikler çatışmalara giriyordu. Hükümet daha etkin bir mücadele için uçakları devreye sokmuş, bölge uçaklarla bombalanıyordu. İhsan Sabri Çağlayangil Atatürk tarafından bu isyanda görevlendirilmişti.
Onun anlatımıyla Bombalamalarda Sabiha Gökçe uçak pilotlarından biriydi. Yine onun anlatımıyla; Atatürk Sabiha gökçeye bir tabanca hediye etmişti. İsyancılara yakalandığı zaman kendini vuracaktı. Teslim olmayacaktı. Yerel Halk bombalamaya gelen uçaklara;” Mustafa Kemal’in Kuşları geliyor”
(“ Mustafa kemalin kuşları” adlı........
© Günışığı Gazetesi
