menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ELAZIĞ’IN SAHİPLERİ

9 0
19.04.2025

Şehrimiz ile ilgili beklentilerimiz karşılanmadığında veyahut bir olumsuzluk yaşandığında, arkasına sığındığımız bir cümle vardır.

“SAHİPSİZ ELAZIĞ...”

Bu cümleyi çiftçisinden memuruna, esnafından şoförüne, STK Başkanlarından Milletvekillerine kadar herkes dile getirmektedir.

Şehir ile ilgili bu tavır karşısında yıllardır savunduğum bir görüş vardır. Bu şehir sahipsiz değildir. Bu şehrin sahipleri şehirde yaşayan kişilerdir. Fakat bunun için birlikte hareket etme iradesinin olması gerektiğini çoğu yazılarımda dile getirdim. Bu görüşe de Elazığ ile ilgili yapmış olduğum çalışmalar ve yazmış olduğum kitaplar sonucu ulaştım.

Şehrin nasıl sahiplenilmesi gerektiği konusunda 75 yıl önce yaşananları anlattığımda, sizlerin de bana hak vereceği kanaatindeyim.

Cumhuriyet döneminde doğuda bir üniversite kurulması fikri gündeme gelmiştir. İkinci dünya savaşı yıllarında bu daha da yüksek sesle telaffuz edilmeye başlanmıştır.

O gün itibariyle İstanbul Üniversitesinde buna destek olunması amacıyla, üniversite haftası kapsamında doğuya bir gezi düzenlenmesini kararlaştırmıştır.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil BİRSEL üniversite haftası etkinliğinin hangi ilde yapılması gerektiği konusunda tereddüt yaşayınca şu görüş ortaya atılır. “Üniversitemizde hangi ilden öğrenci fazla ise o ile gidelim” şeklinde bir ortak görüş oluşur.

Yapılan incelemede; 1942 yılında İstanbul Üniversitesine en fazla öğrenci veren ilin Elazığ olduğu tespit edilmiştir. Hatta İstanbul’dan daha fazla öğrencisi olan şehir Elazığ’dır

Bu doğrultuda; üniversite haftası etkinliğinin Elazığ’da kutlanmasına karar verilir ve Elazığ’a gelinir. Öğretmenevinin orada, halkın da katılımı ile bir etkinlik düzenlenir.

Elazığ’a gelen İstanbul Üniversitesi heyeti, doğuda bir üniversite kurulacaksa, bu yerin Elazığ olması gerektiğini İstanbul’da dile getirirler. Elazığ’da üniversite kurulması fikri bu dönemde ortaya atılmaya başlanır.

1950 seçimlerinden sonra Demokrat Partinin seçim beyannamesinde doğuda bir üniversite kurulması fikri yer alır ve bu doğrultuda da seçimden sonra çalışmalara başlanır.

Cumhurbaşkanı Celal BAYAR 1 Kasım 1953 tarihinde doğuda bir üniversite kurulması gerektiğini ve bu üniversitenin adının da Atatürk Üniversitesi olması gerektiğini, TBMM.nin açılış konuşmasında dile getirir. Böylece kurulacak üniversitenin adı Celal BAYAR tarafından konulmuş olur.

Milli Eğitim Bakanlığı, üniversiteler ve diğer kurumlar ile birlikte, üniversite kurulması konusunda çalışmalar başlatır. Bu doğrultuda doğuda 6-7 şehire heyetler gönderilmeye başlanır.

Doğuya üniversite kurulması fikrinin zikredilmeye başlanması, basında ve seçim meydanlarında dile getirimesi üzerine Elazığ’daki yerel basın kuruluşları, tüm siyasiler, sivil toplum örgütleri üniversitenin Elazığ’a kazandırılması için tek elden çalışma başlatırlar.

Bu doğrultuda; Atatürk Üniversitesini Kurma ve Geliştirme Derneği kurulur. Bu derneğe yüzlerce insan üye olur. Bu dernek kuruluş amacı doğrultusunda yerelde yapılan tüm çalışmalara öncülük ettiği gibi yüz kişi ile de üç defa Ankara’ya gidilir. Gerekli görüşmeler yapılır.

1950 seçimlerinden sonra Elazığ’ın Demokrat Partiye yakınlığı, sahip olduğu imkanlar ve kaynakları göz önüne alınarak Elazığ’a ciddi yatırımlar yapılması konusunda karar alınır ve Demokrat Parti Elazığ’da bir çok sanayi kuruluşu ile fabrikanın temelini atmaya başlar.

1954 seçimlerinde Elazığ Demokrat Partiye büyük bir destek verir. Seçim sonucunda beş vekil de Demokrat Partiden seçilir.

Seçim sonrası gerek üniversite konusunda, gerekse diğer yatırımlar konusunda ciddi bir çalışmaya başlanır. Eskiden söylendiği üzere “doğunun Paris’i Elazığ’dır” söyleminin ortaya çıkmasına neden olan yatırımların temeli bu tarihte atılmaya başlanır.

Kurulan dernek aktif olarak bu konu üzerinde çalışmalar başlatır. Diğer iller gibi Elazığ’da bu konuya ciddi anlamda önem verir.

Özellikle; Demokrat Parti seçim vaatlerinde Elazığ için söylediği vaatleri bir bir hayata geçirmeye başlar. Şeker Fabrikasının temelleri atılır. İplik Fabrikası kurulur. Tuğla ve Kiremit Fabrikası, Ağır Bakım Fabrikası ile bunların yanında Çimento Fabrikasının da kurulma çalışmaları başlatılır.

Bu........

© Günışığı Gazetesi