Ve notalar yüreklere barış suyu serpiyor
İlki bir efsaneye dönen kasetin, ikincisi nasıl olacaktı?
Belki o kaset öylece bırakılmalıydı.
Belki de ikinci bir heyecana ihtiyaç vardı.
Bir araya gelen bir avuç heyecanlının elbette çok ortak yönleri vardı. Ama ağırlığının hekim olması çalışmanın nabzını daha bir artırıyordu.
Bestelerin imzacısı genç hekim aynı zamanda uzmanlık eğitimini insan yüreği üzerinden sürdürüyordu. Her yürek atışında yeni bir nota keşfediyordu. Nöbet ertesi kalp hastalarıyla vedalaşamadığı gibi notalarla da vedalaşamıyordu.
Her canlanan kalp bir beste demekti.
Her beste sağlıklı barış içinde bir toplum için bir ileri umut demekti.
On yıl önce ülke zor günler geçirmişti. Daha insanca bir yaşam için değiştirilmek istenen sistem, aksine asıl yöneticileri tarafından zor kullanılarak daha sıkıca sahipleniliyordu. Yönetimi dipçik gücüyle eliyle alan zihniyet düşüneni, yazanı, eleştireni yok sayıyordu.
Ve bu yok sayışta bir yayıncı, bir kitap sevdalısı, bir yazar idam ritüeline gerek duymadan beton zeminde dövülerek yüreği susturuluyordu.
Hekimler çaresizdi.
Kitaplar çaresizdi.
Ama duvarları tanımayan özgür şairler ve özgürlük şiirleri vardı.
“Sen bir özgürlük gülüsün
Anadolu türküsüsün
Al bir atsın süzülürsün
Dağlara taşlara kardaş”
Bu şiiri ilk okuduğunda nedense kendi yasaklı dilinin acısını hissetmişti.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d