DİLSİZ DUVARLARDA, SAĞLIK HİKAYELERİ SAKLIYDI
Bu işi ilçede kısa boylu, tıknaz, yeşil gömlekli, gözlüklü, halkın kısaca “Mısto” diye seslendiği. Mustafa adında bir adam yapıyordu. Pansuman odasında her daim metal enjektörleri kaynattığı tenceresi vardı.
Her gün onlarca kişiye o metal iğnelerden yapardı. O iğnelerden sakat kalanlar olsa da kimse bunu dert etmezdi. Yaralananları diker, pansumanları yapardı. Bunları nasıl öğrendiğini kimse bilmiyordu. Ama hem öğrenme merakı hem de halkına duyduğu sorumluluk onu birçok yetenek kazandırmıştı.
Sonuçta Mısto, doktorun olmadığı sağlık ocağında, doktor görevini üstlenerek, halka şifa dağıtıyordu. Kasaba halkı ona çok alışmıştı. Hastalanan herkes genelde “hastaneye gidiyorum” demezdi. “Mısto’ya gidiyorum” diyordu.
Hastalarla her dilden konuşuyordu. Sakin, işini ciddiyetle yapan, insanı dinleyen bir hali vardı. Ortalama bir hademeden çok fazlasıydı.
Şehirden ilçeye geldiğinde, günler sonra Mısto’nun çalıştığı sağlık ocağına, hastanede karşılaştığı beyaz gömleklilerden biri tayin oldu. Bu doktor öncekiler gibi değildi. Kalıcı ve çalışkan bir havası vardı.
Doktor geldikten sonra Mısto halkın hastane dediği iki katlı sağlık ocağında görünmez oldu. Kasaba ahalisi için bu normal bir durum değildi. Ona alışan halk tedirginlik yaşıyordu. Mısto olmasa hastane hastane değildi. Pansuman ve enjeksiyon odası Mısto’suz bir morg odasını andırıyordu. Kimse gün içinde pansumana ya da enjeksiyona gelmiyordu. Hastalar onun her daim gülerek ve şakalaşsak vurduğu iğneleri özlüyordu.
Ve hastalar genç doktorla ana dili yüzünden........
© Güneydoğu Ekspres
