ZAM MI?
Üstelik evde başka da çalışan kimse olmazdı.
En fazla eşler çalışırlardı.
Emekli olmak için çaba da sarf etmezlerdi, emekli olmamak için bin dereden su da getirmezlerdi.
Tadını alarak yaşamlarına devam ederlerdi.
Yine hatırlarım o çevremizdeki eş – dosttan, emekli olanların emeklilik sonrası aldıkları ikramiye ile ortalama bir ev ya da bir araç alabildiklerini görürdük.
Bazen belki üzerine az bir miktar eklemek kaydıyla alabiliyorlardı.
Yıllarca verdiği emeğin karşılığıyla alınmış o evde yaşamanın tadı ve aynı şekilde alınmış aracını kabarık bir göğüsle kullanmanın mutluluğunun tarifi zor olsa gerek.
Yıllar yılları kovaladı, dünya o nispette değişti.
Avrupalı emeklilerin, partnerleri ile dünya turuna çıkacak kadar müreffeh yaşadığı günümüz dünyasında Türkiye’deki emekliler ise günü değil saati nasıl devireceklerinin hesabını yapıyorlar adeta.
Bu kıtalar ve ülkeler arasında kıyaslamalar yapmak çok tarzım değil. Zira gerçekten insanın canını acıtıyor ve onurunu zedeliyor. Ama bir istisna yapmış olduk.
Metropolleri işin içine katmadan kabaca bir hesap yapacağız, Diyarbekir koşullarında.
Sadece iki kişilik bir ailenin yaşanılabilir bir evde........
© Güneydoğu Ekspres
