menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DİYABEKİR ŞİYAR BE!

7 0
23.06.2025

Şimdi ise zehir büyüyor.
Yıllardır Diyarbakır’da herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle söylemeye cesaret edemediği bir gerçek var:
Uyuşturucu birileri tarafından ekiliyor, birileri tarafından korunuyor, birileri tarafından pazarlanıyor.
Her yıl milyonlarca kök hint keneviri sökülüyor.
Ertesi yıl, aynı tarlalarda yeniden filizleniyor.
Çünkü bu iş artık sadece bir suç değil, bu bir düzen, bu bir sistem!
Ve o sistem, sandığınız kadar uzağınızda değil.
Evet, bu işte sadece sokak çeteleri yok.
Sadece baronlar yok.
Bu işin zaman zaman korunanları, zaman zaman görmezden gelinenleri var.
Bazen karakol diplerinde kenevir tarlaları büyüdü,
Bazen taşıyan araçlar ‘durdurulmaz’ oldu.
Bazen askerler, bazen polisler, bazen korucular şaşkınlıkla yakalandı.
Elbette her asker, her polis, her korucu değil…
Ama şunu artık yüksek sesle söylemek gerek:
Bazı eller bu pis işlere bulaştı.
Bazı gözler bu tarlalara bilerek bakmadı.
Bazı dudaklar bu zehri taşıyanlara bilerek sustu.
Halk bunu yıllardır biliyor ama söylemekten çekiniyor.
Çünkü kimse ‘devlete bulaşmak’ istemiyor.
Kimse ‘askere laf etmek’ istemiyor.
Kimse ‘korucuyla uğraşmak’ istemiyor.
Ama sorun şu ki; bu bulaş sadece birkaç kişiyi değil, bütün bir toplumu zehirliyor.
Uyuşturucu sadece bir madde değil, bir çöküş yoludur.
Uyuşturucu, gençleri önce okuldan, sonra evden, sonra hayattan koparan bir felakettir.
Uyuşturucu sadece bedeni öldürmez, önce ahlakı, vicdanı, onuru öldürür.
Uyuşturucu sadece bireyi çürütmez, bir kenti, bir toplumu sessizce çökertir.
Bugün Diyarbakır’ın sokaklarında, okul önlerinde, park köşelerinde görüyoruz.
15 yaşındaki bir çocuk, elinde poşetle esrar satıyor.
13 yaşındaki bir kız çocuğu, madde karşılığında bedenini satmaya zorlanıyor.
Bir anne, oğlunu morgda buluyor.
Bir baba, kızının yavaş yavaş yok oluşunu izliyor.
Bir aile, evinin içinde adım adım çürüyen bir sessizliğe gömülüyor.
Bu sadece bir zehir değil, bu açık bir toplumsal intihardır.
Uyuşturucu bir kişiyi öldürmüyor, bir mahalleyi çökertiyor.
Uyuşturucu bir kişiyi zehirlemiyor, bir şehrin geleceğini karartıyor.
Uyuşturucu fuhuşu büyütüyor.
Uyuşturucu sokakları çetelerin hakimiyetine bırakıyor.
Uyuşturucu, insanları birbirine düşürüyor.
Uyuşturucu, gençliği sadece hayattan değil, kendisinden de uzaklaştırıyor.
Uyuşturucu işsizliği körüklüyor, eğitimsizliği........

© Güneydoğu Ekspres