Düşündüm, Taşındım İçinden Çıkamadım!
Aslında oranlara, istatistiklere, resmi olmayan açıklamalara, hele de TÜİK’in açıklamalarına hiç ihtiyacımız yok, çarşı pazardaki eli boş kalabalıklara, sabahın köründe ucuz ürün almak için sıraya girenlerin yüz ifadesine bakmak ve onları izlemek, derin yoksulluğu anlamak için yeterli. Yine toplu taşıma araçlarında insanların bakışlarına sinen duygusal, ekonomik, fiziksel şiddetin izlerini görmek, duygularla ihtiyaçlar arasında sıkışıp kalanların sitem ve isyan dolu bakışlarıyla bir an için göz göze gelmek yeterli. Ancak bizim gerçek durumu anlamak için uyanmaya mı, inanmaya mı ihtiyacımız var? Esas sorun ve soru bu?
Yine koruyamadığımız, bilimsel bir eğitimden geçiremediğimiz, barındırıp, besleyip, doyuramadığımız, haklarını veremediğimiz çocuklarımızın başlarına gelenlere bakmak! Bahçeli- kütüphaneli, atölyeli, oyun alanlı daha çok yuva, ana okulu, kreş, yurt açmayarak aç ve açıkta bıraktığımız çocuklarımızın, gençlerimizin hallerine bakmak yeterli! Ciddi sorunlarımızdan biri de bu…
Bundan sonrası artık Aziz Nesin’in işi mi desek? Mizahın büyük ustasından yardım mı istesek? Anahtar soru bu deyip ortadan mı çekilsek bilmiyorum. Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki oda şu; Doğru bilinen pek çok yanlışın yaygın olduğu günümüzde iş yine kendi hikayelerini yazanlara, toplumun dayattığı rolleri sorgulayanlara, kendi arzularını gerçekleştirmek ve kendi kimliklerini........
© Gerçek Gündem
