Dayanışmanın iyileştirici gücünü unutmayalım!
Yine bir depremin yıl dönümündeyiz. Depremin her an hepimizin başına geleceğini artık anlamamız gerekiyor. Çünkü Türkiye bir deprem bölgesi, uzmanlar uyarı yapmasına rağmen bu gerçeklikle yüzleşmekte maalesef zorlanıyoruz. Ancak depremi yaşayan biliyor ve ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor.
17 Ağustos 1999 yılında deprem olduğunda ailemin yanında Bursa’daydım, Marmara Depremi olarak tarihe geçen bu üzücü olayı yakından hisseden biriyim. Üstelik deprem bölgesine gazeteci olarak gitmiştim ve deprem bende derin yaralar bıraktı.
Gölcük’te enkazların arasında, yok olan yaşamların içinde o ceset kokularını unutmak mümkün değil.
Rahmetli Ahmet Mete Işıkara o dönem Bursa’da da büyük bir deprem olacağını açıkladığı için bir hafta boyunca dışarılarda yattığımız zamanları hatırlıyorum ama hatırlamak da istemiyorum.
Her deprem olduğunda benim aklım yaşadığımız o döneme gidiyor ki kayıpları, yakınlarını kaybedenleri düşününce ben ne yaşadım ki diyerek kahroluyorum.
Bir acıyı dışarıdan ne kadar anlayabiliriz bilemiyorum
En son yaşadığımız 6 Şubat depreminin ikinci yıl dönümü geldi bile. Yakınlarını kaybedenler için zaman geçmek bilmiyor, hayat duruyor oyse ki… Çok büyük bir acıyı dışarıdan ne kadar anlayabiliriz bilemiyorum.
6........
© Gazete Pencere
