menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Sevmediğim, hissetmediğim, emin olmadığım hiçbir şey yapmam”

11 0
22.06.2025

Şarkılarını çok seviyorum, kendisini her dinlediğimde bir aşkın içinde bulunduğu her türlü duygu geçişlerine şarkılarında anlattığı hikâyeleri var. Her şarkısı değişik dönemlerimde bana eşlik ediyor; aşka getiriyor, aşk acımın eşlikçisi oluyor, bazı zamanlarda da yara bandı diyelim. Herkes gibi ‘Büyük İnsan’ şarkısı benim için çok özel, ‘Biraz Ayrılık şarkısında “aynaya bakmak gibi seninle konuşmak” diyor daha ne desin, bir de son dönemlerde ‘Açık Adres’ şarkısını söyledi ki bıkmadan bütün gün dinlemişliğim var o derece etkili, güçlü söylemiş. Şarkının ruhu göğe yükselmiş gibi, o derece! Gökhan Türkmen ile GTR Deneyevi stüdyolarının açılışında buluştum. Misafirperverlikleri için çok teşekkür ediyorum şahane bir gün geçirdim, dostlarla bir araya geldim, kurdukları dünyanın enerjisi ve bu buluşma özellikle bu dönemde hepimize çok iyi geldi. Gökhan Türkmen ile röportajımızı onun şarkıları eşliğinde bırakıyorum. Herkese iyi pazarlar.

GTR Deneyevi hayırlı olsun. Şahane bir dünya yaratmışsınız. Sizin için önemi nedir?

2017 yılından beri Maslak’ta hali hazırda olan bir stüdyomuz var aslında. Çok proje hayata geçti, çok değerli bir stüdyo, yaklaşık 8 yıldır bütün kayıtlarımızı ve çalışmalarımızı orada yaptık. Fakat o stüdyo bize yetmemeye başlayınca da şimdi oradan taşınarak yeni yerimize buraya Ataşehir’e geçiyoruz. Hayalimizde hep büyük bir yerimiz, birlikte vakit geçirebileceğimiz yaşam alanlarımız, işlevsel büyük odalarımız olsun istiyorduk. Mekân için çok değerli isimlerle, mühendislerle çalıştık. Bir buluşma ve sanat ortamı aslında kurduğumuz dünya. Burada hem görsel, hem işitsel çalışmalar yapabileceğimiz bir düzen yarattık. Yaratım, üretim merkezi diyebiliriz. Bilgisayarını alıp burada çalışsın herkes, hep birlikte sohbet edelim, tavla oynayalım, bir şeyler izleyelim, bir şeyler üzerine tartışalım. Burası da tam olarak onu yaşayabileceğimiz, onu hissedebileceğimiz bir alan oldu.

Böyle bir yere neden ihtiyaç duydunuz?

Biz her şeyi analog yapmaya çalışan bir ekibiz, ben açıkçası öyleyim, çok sosyal medyacı değilim. Teknolojiyi işime geldiği kadarıyla kullanmayı tercih ederim, fazlası benim için sıkıntıdır. Birilerine dokunmayı, hissetmeyi, göz göze gelmeyi, bir arada olmayı, sohbet etmeyi daha çok severim. Bu istekler aslında bizi bu noktaya getiriyor.

“Her şeyi yapabileceğimiz bir alan yarattık”

Biraz da herhalde istediğiniz şekilde hareket etme ve özgürlük isteğinden kaynaklı bir durum da var değil mi?

Özgürlük isteği var tabii ama bilgisayarınız, ses kartınız, küçük bir klavyenizle de dünyanın her yerinde her şeyi yapabilirsiniz şu an, öyle bir teknolojideyiz. Yani bir mikrofonla dağın tepesine çıkıp bir kayıt yapıp gitarınızı çalıp üzerine bir sürü enstrüman ekleyip albüm bile yapabilirsiniz. Şu an herkesin aslında yapabildiği bir durum bu. Burada aslında mevzu; birazcık daha komün ve kolektif bir şeyler yaratabilmek, paylaşım sağlayabilmek yani sosyal ortamınızda sevdiğiniz insanlarla bir şeyler üretip paylaşmak adına da bu mekan yaratıldı. Burada sadece kayıt yapılmıyor, çekim de yapılıyor, sonra kocaman bir perde yaptık film de izleyeceğiz. Her şeyi yapabileceğimiz bir alan yarattık.

Müzikten yola çıkarak aslında bir oyun alanı yaratmışsınız kendinize…

Evet, aynen öyle. Biz de öyle diyoruz zaten, ben bayağı bir oyun alanı yaptırdım. Bir sürü müzisyenle ortak bir şekilde bir yerde buluşabiliyor olmak, üretim yapabiliyor olmak sadece kayıt değil, prodüksiyon değil, üretimi de sıfırdan yapacak olmak heyecan verici. Kreatif noktada da bir sürü şeyi yapabileceğimiz bir hale getirmeye çalışıyoruz ve öyle bir dünya yaratmak istiyoruz aslında.

“Burada Sinem'in o kadar çok büyük payı var ki!”

İlk çıktığınız yılı düşündüğünüz zaman o anki hissiyat, duygu ve hayallerle, şu an tam da burada böyle bir dünya yaratmışken şu anki hissiyat nedir?

Yola çıktığımda tabii ki bu noktaya geleceğini yani bir şekilde bir noktaya geleceğini biliyorsun zaten ona güvenerek ve o cesaretle yola çıkıyorsun. Ve özgüvenle diyorsun ki; ben ne olursa olsun bu işi yapacağım, bu işten para kazanacağım, başka bir şey yapamam. Olsa da olmasa da ben bu işte mutluyum ve bununla ilerlemek istiyorum. Zaten mutlu olursam da bir noktaya gelirim diye çıkıyorsunuz bu planın yoluna… E tabii ki bu noktaya geliyor olmak, gelmek sadece kendi başıma olan bir şey değil ya da kendi hayallerimi gerçekleştirebildiğim bir nokta değil. Burada Sinem'in o kadar çok büyük payı var ki! Şu zamana kadar beraber çalıştığım herkesin bende çok emeği var, tek başıma olsaydım belki bu noktaya gelemezdim. Belli bir noktaya gelirdim, yine mutlu olurdum ama belki bu noktaya gelemezdim ki belki değil, gelemezdim. O yüzden de bunun tamamen bir ekip işi olduğuna katılıp inanıyorum. Şu anki heyecanım tabii ki paha biçilemez, bunu beraber başarabiliyor olmak, birileriyle başarmış olmak, herkesin gözünde aynı heyecanı duyuyor ve görüyor olmak beni çok mutlu ediyor. Yani umarım da hep böyle olur.

“Ben yapabileceğime inandığım hayalleri kurarım, çok ütopik şeyler kurmam”

Çok hayal kurar mısınız, sınırsız hayalleriniz var mıdır, bu kadarını hayal etmiş miydiniz?

Ben yapabileceğime inandığım hayalleri kurarım, çok ütopik şeyler kurmam. Şöyle bir şey derim; “Olsa ne güzel olur…” İnanırım hayallere ama şöyle inanırım; düşünürüm, oraya bir enerji yollarım. O hayal olmasa bile bir altı bile olsa benim için çok mutluluk verici bir şey olacağı........

© Gazete Pencere