Antonín Dvořák: Folk Ezgilerinden Senfonik Doruklara
19. yüzyılın sonlarında Avrupa müziği, ulusal kimlik arayışlarıyla klasik formları harmanlayan bestecilerle yeni bir yön kazanıyordu. Bu arayışın en özgün seslerinden biri, Bohemya topraklarından yükseldi: Antonín Dvořák (1841-1904). Halk müziğinin yalın ve içten ezgilerini senfonik yapıların zarafetiyle birleştiren Dvořák, yalnızca kendi ulusunun değil, evrensel müziğin de kalıcı seslerinden biri olmayı başardı. Gerek Bohemya'nın renkli melodileri gerekse Amerika kıtasındaki gözlemleri, onun eserlerinde derin izler bıraktı.
Eğer babasının isteği gerçekleşmiş olsaydı, Dvořák da onun gibi kasap olacaktı. Ancak olağanüstü müzikal yeteneği onu başka bir yola sürükledi. Küçük yaşta keman çalmayı öğrendi, köyündeki kilise korosunda yer aldı ve yerel orkestralarda çaldı. Bir amcasının maddi desteğiyle, 12 yaşında müzik eğitimi almak ve Almanca öğrenmek üzere Zlonice kasabasına gönderildi. Okulun müdürü Antonín Liehmann’dan piyano, viyola ve org çalmayı öğrendi. Sağlam bir müzik teorisi altyapısı kazandı.
1860’lar boyunca Dvořák, orkestra kemancısı ve viyolacısı olarak kafelerde, tiyatrolarda çaldı ve durmaksızın beste yaptı. Wagner’in yönettiği bir konserde onun eserlerinden bölümler çaldı ve Wagner’in etkisi altına girdi. Daha sonra da Çek müziğinin babası olarak bilinen Smetana’nın şefliğini yaptığı Prag Ulusal Tiyatrosu Orkestrası’nda görev aldı. Hem maddi hem yaratıcı anlamda yaşamı zordu. Müziğe ve trenlere tutkuyla bağlıydı. Yarım yüzyıl sonra Paul Hindemith gibi, Dvořák da trenlerin büyük bir hayranıydı. Prag’daki Franz-Josef Garı’ndan kalkan tüm trenlerin saatlerini ezbere bilirdi ve sık sık “Buharlı lokomotif insan ruhunun en büyük başarılarından biridir. Onu ben icat etmek isterdim” derdi.
Dvorák, 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’yı silip süpüren kültürel milliyetçilikten güçlü bir biçimde etkilendi. Buna, Polonya halk danslarının dilini Paris salonlarına sokan Chopin ve Çingene müziğini Macar ulusal üslubuna dönüştüren Liszt öncülük etti. Eğilim Rusya'ya (Rus Beşleri olarak bilinen beş besteci aracılığıyla), Norveç'e (Grieg'le) ve Dvorák'tan önce Smetana'nın bayraktarlığını yaptığı Çekoslovakya'ya yayıldı. Dvorák'ın sevdiği ve senfonik şiirlere........© Gazete Pencere
