menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nerede bu devlet?

17 0
09.03.2025

Son yazıda ‘güven’ kavramından söz etmiş, ortak amaçları, ortak hedefleri ve ortak çıkarları doğrultusunda bir toplum oluşturan insanların, aslında nasıl ve neden birbirine güvenmedikleri üzerine tartışmıştık.

Toplumu oluşturan insanların birbirlerine güvenebilmeleri için devlet otoritesine ihtiyaçları olduğundan bahsetmiş, bunun için de vatandaşların önce devlete güvenmeleri gerektiği üzerine konuşmuştuk. Filozoflardan da aldığımız referanslarla ilerlettiğimiz akıl yürütme de şu sonuca varmıştı: “Devlet ve vatandaş arasındaki güven ilişkisi bozulduğunda yasa önemsiz, hukuk işlevsiz, adalet sessiz, insan ahlaksız oluyor.” Bu nedenle, bireylerin ahlakından söz edebilmek için vatandaşı oldukları devletin tüm kurumlarıyla doğru bir şekilde işlemesi gerekir.

DEVLETE GÜVENMEK NE DEMEKTİR?

Aslında devlete güvenmek diye bir şey olmaz. Devlet bir kavramdır. Soyuttur yani… Soyut bir şeye güvenmek olur mu? Mesela tıpkı devlet gibi soyut olan ‘iyilik’ kavramına güvenebilir misiniz? Ya da ‘ahlak’a bir kavram olarak güvenmek söz konusu olabilir mi?

İyiliğin ya da ahlağın kendisine değil, karşımızdaki insanın ‘iyi’ ve ‘ahlaklı’ olma ihtimaline güvenebiliriz ancak. Adaletin kendisine değil insanın adil olmasına, dürüstlüğün kendisine değil insanın dürüst olmasına güvenebiliriz.

Hani bir kavram için bazen deriz ya… “insanı rezil eder vezir de” diye. Mesela “aşk insanı rezil de eder vezir de”. Yahu aşkın ne suçu var da beni rezil etsin, ya da nasıl bir kudreti var da beni vezir etsin? İnsanın aşkı yaşama biçimi yapabilir ancak bunu. Yani insandır kendini rezil de eden vezir de…

İnsanın davranışları, eylemleri, düşünceleri, seçimleridir güven duymamız gereken şey. Bir kavramı güvenle hiçbir ilgisi yoktur. İnsanın o kavramın içini dolduruş biçimine güven duyarız ya da duymayız.

Öyleyse “devlete güveniyorum” ya da “devlete güvenmiyorum” dediğimizde de aslında devletin kendisine değil yöneticilerine, kurumlarını yöneten görevlilerine karşı güvenimizi ya da güvensizliğimizi dile getirmiş oluyoruz.

“Nerede bu devlet?” diye hesap soran vatandaş, devlet görevlilerinin, yöneticilerin, kurumların neden orada olmadıklarını, neden sorumluluklarını yerine getirmediklerini soruyor. Yoksa devleti yönetenlerin bize yutturmaya çalıştıkları gibi devlet kavramını sorgulamıyor. Yöneticiler kendileri sorguladığı için bundan rahatsız oluyorlar. Demek ki bizim ihtiyaç........

© Gazete Pencere