menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Orhan Veli’nin ölümü bir Galat-ı Meşhur muydu?

17 0
09.03.2025

Birkaç hafta evvel Orhan Veli’yi, Sait Faik’i, Melih Cevdet Anday’ı, Nurullah Ataç’ı, Halim Şefik Güzelson’u, Suat Derviş’i aynı masada buluşturan ‘Güzel Son’ oyunuyla ilgili bir yazı kaleme almıştım. Yazımda oyunda da geçtiği gibi Orhan Veli’nin Ankara’da çukura düşmesinin ardından birkaç gün sonra geçirdiği beyin kanaması nedeniyle öldüğü bilgisini vermiştim. Bu pek çoğumuzun bildiği ve tekrar ettiği, farklı kaynaklarda yer alan bir ölüm gerekçesiydi. Ancak yazımın ardından Araştırmacı, Yazar Haluk Oral’dan bir mesaj aldım. Orhan Veli’nin ölümünün bir çukura düşerek gerçekleşmediğini, kardeşi Adnan Veli’nin ağabeyinin ölümünün ardından üç yıl sonra bunu yazdığını anlatan bir mesajdı. Bu uyarının ardından Haluk Oral’ın ‘Bir Roman Kahramanı Orhan Veli’ kitabını alıp satır satır okumaya başladım. Ölümü bir yana farklı bir Orhan Veli ile tanıştım. Çocukluğu, tiyatroya olan merakı, Moliere’e olan ilgisi, kardeşiyle tekne maceraları, lise ve üniversite yılları, dostlukları, babasına, yakın çevresine dair ayrıntılar, bir roman yazma hayali ve şiirlerinin ardındaki Orhan Veli…

Haluk Oral’ı kitaplarla çevrili evinde ziyaret ettim. Sohbetimize kedisi Edibe de eşlik etti. Söz konusu edebiyat, tarih olunca kütüphanenin tasnifiyle sohbetimize başladık. Haluk Oral’ın arşivciliğini, belge ve mektupları topladığını biliyordum ancak çalışırkenki titizliğini buluşmamızda daha iyi anladım. Söyleşimiz sırasında Edibe Hanım da cam kenarına kıvrılıp bizi dinledi.

Orhan Veli’nin hayatını 15 yıl boyunca araştırdınız. Neden onu merak ettiğinizi öğrenmek istiyorum. Bu sadece bir araştırmacının ya da iyi bir okurun merakı mıydı yoksa o döneme ait belgeler, mektuplar sahaflarda, arşivlerde karşınıza çıktıkça oluşan bir yolculuk muydu?

Orhan Veli’nin benim için diğer şairlerden farkı şu: İlkokulda da ortaokulda da lisede de Orhan Veli’yi okuyup sevdim, daha sonra da onun şiirlerini okumaya devam ettim. Her yaşa hitap eden bir yanı var. İmzalı kitap, belge, mektup topluyorum. Orhan Veli ile ilgili de elime belgeler geçti. Geçtikçe birkaç yazı yazdım önce. Sonra daha çok belge geçti, yazmaya devam ettim. Orhan Veli’nin kız kardeşi Füruzan Hanım’la tanıştım. Füruzan Ablada bazı eski yazı mektuplar vardı. “Bunları kimseye göstermedim belki ağabeyimle ilgili özel şeyler vardır, alın bir okuyun. Eğer çok özel şeyler yoksa kitabınızda kullanın” dedi. Tüm bunlarla kitap ortaya çıktı.

“DÜNYAYA DAHİL OLAMIYOR”

Peki neden bir roman kahramanı Orhan Veli?

Bunun birçok sebebi var: ‘Bir Roman Kahramanı’ diye bir şiiri var mesela. “Çadırımın üstüne yağmur yağıyor / Saroz körfezinden rüzgâr esiyordu / Ve ben, bir roman kahramanı / Ot yatağın içinde / İkinci dünya harbinde / Başucumda zeytinyağı yakarak / Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum / Bir şehirde başlayıp / Kim bilir nerde / Kim bilir ne zaman bitecek mevzuumu. Yani Orhan Veli kendini bir roman kahramanı olarak görüyordu ama daha önemlisi bir roman yazmaya başlamıştı. O romana çok şey atfediyordu. Yine bir mektubunda şöyle diyor: Nasıl Goethe Werther’in acılarından kurtulduysa ben de bu kitabı yazarak dünyanın dışında kalmış olurum. Dünyaya dahil olamıyor belki dünyanın dışında kalma duygusundan kurtulurum diye düşünüyor.

Zaten romanının adı da ‘Dünyanın Dışındakiler’.

Evet. Bir yazısında söz ediyor, kitap yazılmadı. Balıkçı ile kambur kızı anlattığı bir hikâye var. “Onlar dünyaların içinde ve mutlu. Ben dünyanın içinde değilim” diyor ya da bir şiirinde “Yoksa biz bu dünyadan değil miydik?” diye soruyor. Çeviri bürosundaki işini kaybettikten sonra sanki hayatı yaşamıyormuş da dışarıdan gözlüyormuş gibi. Kendisini bir romanın kahramanı olarak görüyor. “Ölüler kahve yapmaz gibi sözleri var. Onun için bir roman kahramanı, gerçekten uzaklaşıyor.

Bu romanı yazsa sizce nasıl bir metin çıkardı ortaya?

Güzel bir dili olurdu. Çünkü Orhan Veli’nin düz yazıları çok güzel. Mantık kurgusu çok güzel. Savunduğu şeyi bir Şamdan bir Halep’ten laflar ederek savunmuyor. Yazsaydı roman nasıl olurdu bilmiyorum ama planladığı şey tutunamayanları anlattığı bir roman olurdu.

Bundan zaten Oğuz Atay bir yazısında bahsediyor, dünyanın dışındakiler dediği şey aslında Oğuz Atay’ın tutunamayanlar dediğiyle aynı şey.

“ORHAN VELİ BİR TUTUNAMAYANDI”

Oğuz Atay, Orhan Veli üzerinden bir tutunamayan tanımı yapıyor. Orhan Veli sizce bir tutunamayan mıydı?

Orhan Veli bir tutunamayandı. Bunu zaten Oğuz Atay da söylüyor. Orhan Veli’de halka yukarıdan bakmak yok! Halkın dertlerine çözüm bulma gibi bir iddiası da yok! Halkı gözlemliyor ve bunu şiirlerinde aktarıyor.........

© Gazete Pencere