Vizesiz gidilebilecek yurt dışı tatil seçenekleri arayanlar arasında, Karadağ’ın tarih kokan iki sahil kasabası Budva ve Kotor bu yaz oldukça ilgi görmeye başladı. Karadağ’ın Adriyatik Denizi kıyısında yer alan ve birbirlerine iki mahalle kadar yakın olan Budva ve Kotor’da, konakladığım süre içinde karşılaştığım Türk turist gruplarının sayısını inanın hatırlamıyorum. Her iki kasabada da yürürken, yemek yerken, Sırpçadan çok Türkçe kelimeler kulaklarıma takıldı. En gözde yer olan kale içi sokaklarda, mağaza yöneticileri veya garsonlarla İngilizce başlayan sohbetler, bir süre sonra kahkahalar eşliğinde Türkçeye dönüyor. Özellikle ayaküstü restoranlarda döner kesen veya pizza pişirenlerin çoğunluğunu da Türkler oluşturuyor. Hatta Hermes ve Dubrava adlı yüksek yatak kapasiteli Budva otellerini işletenler de Türk girişimciler.

BUDVA VE KOTOR TARİHİ

Her iki Karadağ şehrinin de tarihi Romalılar dönemine dayanıyor. Budva ve Kotor’un şimdi gezilmeye doyulamayan, içerisinde de konaklanabilen daracık sokaklı muhteşem kaleleri Roma İmparatoru Justinian döneminde, yani milattan önce 525 yıllarında inşa ediliyor. 1200’lü yıllarda önce Sırpların, sonrasında da Venediklilerin kontrolüne geçen kaleler, 1570 yılındaki Osmanlı-Venedik savaşı sırasında Kaptanı Derya Müezzinzade Ali Paşa komutasındaki denizcilerimiz tarafından fethediliyor. Ancak kaleler korunamıyor ve bir yıl sonra yeniden Venediklilerin oluyor.

Budva ve Kotor kasabalarının yerel nüfusları şimdilik 10 bin civarında. Ancak kale içlerindeki tarihi yapıları ve şato gibi evleri konaklama sistemine entegre ederek ve sahil kesimlerine son yıllarda lüks oteller yaparak, turizmden........

© Gazete Pencere