Trump’ın Nobel Ödülü
Gülmeden ve ciddi bir ifadeyle yazmak istiyorum.
Zihnimde beliren smokinli Trump’ın Stockholm’de ya da Oslo’da, nezih bir salonda hindi gibi kabarması görüntüsünü defetmem lazım, ciddi olmak için. Defedemezsem zihnim canlandırmaya devam edecek. Alnındaki kas yukarı kalkıyor, içinden “Tanrım yine haklıyım” diyor, mesela. Dudaklarında kibirli gülümseme ama büzülüyor da. Hele o gözler! Gözbebekleri hafifçe büyüyor, muhtemelen evren ona mesaj veriyor, “Hazır mısın, bak daha fazla ilgi geliyor, hazır ol, kucakla, yut, arada havada sektir!” Turuncuya boyalı suratı Orangeglo karpuzu gibi… Yalarsan tuhaf bir tat.
Hegemonik Kerata
Kendisini Nobel’e layık görecek kadar narsistik, dünyayı bir işletmenin bilançosu gibi görecek kadar ticari, kamusal alanı tek bir patronun şirket içi genelgesine çevirecek kadar haddini bilmez… Onun ne yaptığını iletişim bilimlerinin soğukkanlı jargonuyla okumak gerekirse: Trump, ikna stratejilerini bir hegemonya aracı olarak kullanıyor. Üstelik bu strateji, Chicago Okulu’nun klasik liberalizminden çok daha ileri, belki de onun karikatürü.
Verimsizlikler
Farkında mısınız bilmiyorum, Trump’ın politik iletişimi boş bir çerçevelemeden oluşuyor. Gerçeği........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon