Ne kadar parçalanırsak o kadar iyi
*Spoiler içerir
“Nereden başlamalı?
Bu soruyu boş bir sayfanın önünde onlarca kez sordum kendime. Sanki kitabı yazmaya girişin kapısını aralayacak ve tüm şüpheleri bir anda ortadan kaldıracak cümleyi, o tek cümleyi bulmam gerekiyordu. Bir tür anahtar. Bugün, olayın yarattığı şaşkınlık – benim başıma mı geliyor bu? – geçtikten sonra, hayal gücümün bana artan bir ürküntüyle sunduğu bir durumla yüz yüze geldiğimde, aynı zorunluluğun akınına uğruyorum.”
Annie Ernaux’nun 2022’de yaptığı Nobel Edebiyat Ödülü konuşması bu cümlelerle başlıyor. Nereden başlamış olursa olsun (tüm açıklığı ve şiddetiyle), okuruna gerçekliğin kırılgan teminatını her cümlesinde cesurca veriyor. Bir karar bu, belli. Ne olursa olsun en sahici yerden gelecek anlatısı.
“Yalın Tutku” 1991’de yayınlanan küçücük bir roman, belki bir novella. Kitabın epigrafı Roland Barthes’a ait. “Sade’dan daha müstehcen” Buna kim itiraz edebilir?
Adı olmayan ellili yaşlarında, dul ve yetişkin iki çocuk annesi bir kadınla, kadından daha genç, evli, “A.” adında Rus bir diplomat arasındaki ilişkinin öyküsü “Yalın Tutku”. Adamın bir önemi yok, anlatıda silinmiş, ya da sadece kadının zihnindeki, - hayır, zihnindeki değil - bedenindeki izler üzerinden kurulmuş bir tutku, bir obsesyon öyküsü bu.
Bu yırtıcı tutku öyküsü “Geçen yılın Eylül ayından bu yana bir erkeği, bana telefon etmesini, evime gelmesini beklemekten başka bir şey yapmadım.” cümlesiyle başlıyor, beklemenin yarattığı o bilindik, tekinsiz, huzursuz hal, elli yaşın verdiği deneyimle, alışkanlıkla çözülmüş gibi duruyor. Kadın gündelik işlerini sürdürüyor ama ne yaptığının çok farkında değil gibi. Günün farkındalıkla işleyen büyük kısmındaki her şey adamla ilgili.
Ya telefon çalar da kadın duymazsa? Olabildiğince az dışarı çıkarak, saç kurutma makinesi ya da elektrik süpürgesini olabildiğince az kullanarak baş ediyor bu sorunla. “Tek gelecek var, bir dahaki buluşma.” Bir sonraki sevişme. Bekleme bitkin düşürüyor, yoruyor kadını. Çalan telefonun sesi alıp götürüyor yorgunluğu, arayan bir başkasıysa, karşıdaki sesin sahibinden nefret ediyor.
Önemli olan tek şey var kadın için, adamın geldiği/gelebildiği öğle sonralarının birkaç saatini onunla yatakta geçirmek. Anı kaybediyor kadın, şimdiki zaman yok onun için. “İki saat geçmiş, gitmesine bir saat kaldı, iki saat sonra o gitmiş olacak, bense burada olacağım.” Ne kadar tanıdık! Adam gitse bile varlığının etkisini sürdürmek istiyor kadın, adamın spermlerini içinde saklayabilmek için bir gün........
© Gazete Pencere
