NATO’nun geleceği ve Avrupa’nın güvenliği yine 23 Sentlik Askere mi kaldı?
Nâzım Hikmet’in 1953 yılında kaleme aldığı “23 Sentlik Askere Dâir” adlı şiiri, Kore Savaşı’na asker gönderilmesi üzerinden Türkiye’nin emperyalizme karşı konumunu sorgulayan, derin politik ve insani mesajlar içeren bir metindir. Nâzım, Amerikan dış politikasıyla özdeşleştirdiği “Mister Dalles” (ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles) figürüne hitaben yazdığı bu şiirle, yoksul Anadolu insanının uluslararası pazarlıkların nesnesi haline getirilmesini eleştirir.
Nâzım Hikmet, yalnızca edebi değil, aynı zamanda politik bir figür olarak da Türk edebiyatında önemli bir yer tutar. Toplumcu gerçekçi çizgideki şiirleriyle Türkiye’nin toplumsal meselelerini evrensel bir bakışla işler. “23 Sentlik Askere Dâir” adlı şiiri, bu yönünün belki de en çarpıcı örneklerinden biridir.
1950 yılında başlayan Kore Savaşı’na (25 Haziran 1950 – 27 Temmuz 1953) Türkiye, NATO üyeliği umuduyla asker göndermiştir. Bu askerlerin büyük çoğunluğu ekonomik sıkıntılarla boğuşan Anadolu köylülerinden seçilmiştir. Nâzım Hikmet, bu süreci yalnızca bir dış politika kararı olarak değil, aynı zamanda Anadolu halkının emeği ve hayatının emperyalistlerin çıkar oyunlarına kurban edilmesi olarak okur. Şiirin “tanesi 23 sentten yani” ifadesi, bu dramatik indirgemeyi çarpıcı biçimde yansıtır.
Şiir, doğrudan ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles’a hitap eder. Bu söylemsel tercih, metnin doğrudan politik söylemle iç içe geçmesini sağlar. Ancak bu söylem yalnızca karşı tarafa değil, aslında okuyucuya yöneltilmiştir. Mister Dalles’a hitap, halkı bilinçlendirme ve emperyalizmi teşhir etme amacı taşır. “Yalnız bir mesele var Mister Dalles” dizesi, öğretici bir tonla kurulan şiirsel ironinin merkezini oluşturur.
Nâzım Hikmet’in şiirinde asker yalnızca bir savaş nesnesi/kurbanı değil, aynı zamanda tarihsel bir öznenin simgesidir. Nâzım, bu askerin geçmişte “yeller eserken yerinde sizin New-York’un, kurşun kubbeler kuran”, “Halı dokur gibi mermer yontan”, ” ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebemkuşağı gibi” “kırk gözlü köprüler atan” bir uygarlığın devamı olduğunu hatırlatır. Bu tarihsel vurgu, bireyin yalnızca bugünkü kimliğiyle değil, kolektif hafızasıyla da tanımlandığını gösterir.
Şiir ayrıca “yârin yanağından gayri her yerde, her şeyde hep beraber” dizeleriyle evrensel bir dayanışma ve özgürlük idealine ulaşır. Bu söylem,........
© Gazete Manifesto
