menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Düşmandan öğrenmek ya da Kültür, Sanat Sepet İşi midir?

13 1
10.05.2025

Harvard Üniversitesi profesörlerinden Joseph S. Nye Jr. 88 yaşında (6 Mayıs 2025) öldü. Nye, özellikle “yumuşak güç” (soft power) kavramının öncüsü olarak tanınan önemli bir isimdi. Akademik çalışmalarının yanı sıra siyasette de etkili bir figür olan Nye, ABD dış politikasının şekillenmesinde en etkin akademisyenlerden biri olarak görülüyordu. Uluslararası ilişkilerde neoliberalizm kuramının öncülerinden biri olarak bilinen Nye, asimetrik ve karmaşık karşılıklı bağımlılık kavramlarını geliştirdi. 1993-1994 yılları arasında ABD Başkanı’na bağlı Ulusal İstihbarat Konseyi başkanlığı görevini yürütmüş ve Clinton hükümeti döneminde Savunma Bakanlığı’nda Uluslararası Güvenlik İşleri’nden sorumlu sekreter olarak görev almıştı.

Joseph S. Nye Jr., Türk komünistlerinin, devrimcilerinin, solcularının ve genel olarak dünya emekçilerinin ideolojik olarak karşı cephesinde yer alan bir figürdür. Yaşamı boyunca emperyalizmin teorik savunuculuğunu üstlenmiş; ‘yumuşak güç’ kavramı aracılığıyla ABD emperyalizminin kültürel, diplomatik ve ideolojik müdahalelerini meşrulaştırmaya çalışmıştır. Bu bağlamda Nye, yalnızca emperyalist tahakkümün ideoloğu değildir; aynı zamanda onun hegemonik bir proje olarak sürdürülmesinde de etkili bir rol oynamıştır.

Ancak, ideolojik düşmanımız olsa dahi, Nye’ın analizlerinden çıkarılacak önemli dersler vardır.

Nye’a göre yumuşak güç, “istediğiniz şeyi, zorlama yerine cazibe yoluyla elde etme yeteneğidir.” Bu cazibe, bir ülkenin kültürünün, siyasi ideallerinin ve politikalarının çekiciliğinden kaynaklanır. Nye, bir ülkenin politikaları başkalarının gözünde meşru görüldüğünde, yumuşak gücünün de arttığını savunur. Bu durum, başkalarının ideallerinize hayranlık duymasını ve sizin istediklerinizi istemesini sağladığınızda, onları kendi yönünüze çekmek için zorlama ve maddi teşviklere daha az ihtiyaç duyacağınız anlamına gelir. Nye’a göre baştan çıkarma, her zaman zorlamadan daha etkilidir ve demokrasi, insan hakları ve bireysel fırsatlar gibi birçok değer, özellikle çekicidir. “Yumuşak güç nedir? İstediğinizi zorlama yerine cazibe yoluyla elde etme yeteneğidir. Bir ülkenin kültürünün, siyasi ideallerinin ve politikalarının çekiciliğinden kaynaklanır. Politikalarınız başkalarının gözünde meşru görüldüğünde yumuşak gücünüz de artar (…) Başkalarının ideallerinize hayranlık duymasını ve sizin istediklerinizi istemesini sağlayabildiğinizde, onları kendi yönünüze çekmek için sopa ve havuçlara o kadar fazla para harcamanız gerekmez. Baştan çıkarma her zaman zorlamadan daha etkilidir ve demokrasi, insan hakları ve bireysel fırsatlar gibi pek çok değer son derece ayartıcıdır.”[1]

Nye, bilgi ve eğlence arasındaki sınırın her zaman sanıldığı kadar keskin olmadığını vurgular. Kitle iletişim araçlarının egemen olduğu bir çağda ise bu ayrım giderek daha da bulanıklaşmaktadır. Günümüzde popüler kültürün bir parçası olarak görülen müzik dahi politik bir rol üstlenebilir. Siyasal mesajlar sadece şarkı sözlerinde değil; spor karşılaşmalarında, ünlülerin tutumlarında ya da sinema ve televizyonun sunduğu imgelerde de saklıdır. Şöyle diyor Nye: “Gorbaçov’un yardımcılarından birinin daha sonra ifade ettiği gibi, ‘Beatles, (…) sistemi reddetmenin sessiz yoluydu.’ Rock’n roll müziği bile, tüm yasaklamalara rağmen bu kültürel sızıntının bir parçası haline geldi. 1980 yılında John Lennon bir suikast sonucu öldürüldükten sonra Prag’da kendiliğinden bir anıt dikildi ve ölüm yıldönümü her yıl barış ve demokrasi için düzenlenen bir yürüyüşle kutlandı. 1988’de organizatörler, üyeleri Sovyet birliklerinin çekilmesini talep eden bir Lennon Barış Kulübü kurdu. Geçen zamanla birlikte Lennon, Lenin’in önüne geçti.”[2]

Görsel medya, çoğu zaman sözcüklerin ötesine geçerek çok katmanlı anlamlar iletebilme gücüne sahiptir; çünkü imgeler, izleyiciyle duygusal, bilişsel ve kültürel düzeylerde doğrudan etkileşim kurar. Bu yönüyle görsel temsil, yalnızca bir anlatım biçimi değil, aynı zamanda toplumsal algıyı şekillendiren güçlü bir ideolojik araç işlevi görür.

Joseph S. Nye’ın anlattığına göre Hollywood, yalnızca eğlence endüstrisinin bir parçası olarak film üretmekle kalmaz; aynı zamanda dünya geneline belirli bir değerler dizisini ihraç eden küresel semboller fabrikası işlevi görür: “Amerikan........

© Gazete Manifesto