Kürt sorununda çözüm mü, rejime meşruiyet mi, ‘Yetmez ama evet komisyonu’ mu?
“Terörsüz Türkiye” adıyla kodlanan ve Kürt sorununda çözüm süreci diye adlandırılarak Bahçeli-Erdoğan-Öcalan tarafından çerçevesi ve yönü çizilen “yeni Kürt politikasının” güncel tartışma başlıklarından birisini Meclis’te kurulmak istenen “komisyon” oluşturuyor.
Komisyonun kimin tarafından önerildiğinin bir yerden sonra önemi yok. Öcalan’ın özel olarak vurgusu bilinirken komisyon doğrudan Bahçeli tarafından dile getirilmişti. AKP kanadında ise belli bir süre sessizlik hakimken Erdoğan’ın böylesi bir komisyona karşı durduğu basına yansıyan kulis bilgileri arasındaydı. Bu bilginin güvenirliği elbette çok tartışmalı. Öte yandan komisyon önerisi, CHP’nin, “Kürt sorununda çözümün adresi kapalı kapılar arkasında pazarlık değil Meclis’tir” siyasetine tam olarak oturduğu için, CHP açısından ancak komisyonun karar usulüne yönelik itiraz gelmiş, sonrasında komisyona üye verileceği de dün itibariyle ilan edilmişti.
İYİP ve Zafer Partisi böylesi bir komisyona üye vermeyeceğini ilan etmiş, bunu da belli açılardan MHP’yle siyasi rekabet üzerinden gündeme getirmektedirler. Yoksa altılı masanın kurucu partilerinden birisi olan İYİP’in bu tavrının çok tutarlı sayılması mümkün değildir. Zamanında DEM Parti’nin altılı masanın dışarıdan destekçisi olduğu herkesin malumu.
Asıl tartışma konusu ise CHP’nin komisyona girmesi üzerine. Gerek milliyetçi kesim gerekse soldan CHP’ye yönelik eleştiriler var. Ancak CHP’nin helalleşme ve normalleşme siyasetinden sonra böylesi bir adım atması garipsenmemeli. Meclis’te milletvekili bulunan EMEP, DEM Parti’yi yalnız bırakmayarak komisyonda yer alacağını ilan ederken, TİP ise CHP’nin tezlerinin neredeyse aynısını söyleyerek tutumunu en son söyleyenlerdendi. CHP komisyona evet dedikten sonra TİP bir gün sonra komisyona üye vereceğini duyurdu.
Ancak ilginç olan CHP’nin komisyona girme kararını CHP Genel Başkanı Özel’in Silivri ziyareti sonrası ilan etmesi. Komisyon’un karar usulünde salt çoğunluk şartını öne süren Özel, bu şartın kabul edildiğini ve komisyona katılmama tutumlarının artık söz konusu olmayacağını ilan etmişti. Öte yandan daha önce yapılan bazı açıklamalar ise kafalarda soru işaretlerine neden oluyor. “Önce tutuklular bırakılsın, komisyona o zaman bakarız” minvalinde Özel’in ya da DEM Parti eş başkanı Bakırhan’ın “gir komisyona, al tutuklu belediye başkanları” şeklindeki sözleri akla geldiğinde ortada bir pazarlık olup olmadığı sorusunu da beraberinde getiriyor. Silivri cezaevinde bulunan gazeteci Fatih Altaylı’nın CHP’nin bu kararının zor bir karar olduğunu ama desteklenmesi gerektiğine dair sözleri de ayrıca not edilmeli… Hangi pazarlıkların arka kapı diplomasisiyle yürütülüp yürütülmediğini ise göreceğiz.
Ancak kurulan komisyon konusunda bazı olguları ortaya koymak gerekiyor. Bu meselenin, -salt Meclis içi siyaset oyunu olarak değil- Türkiye’nin geleceğinde önemli bir role tekabül edeceği için üzerinde durulması gerekiyor.
İddia edilen, Kürt sorununda çözümün Meclis çatısı altında konuşulması. MHP ve AKP buna milli çözüm diyor. DEM Parti ise, “Kürt sorununun çözümü ülkenin demokratikleşmesinin yolunu açacaktır” iddiasını taşıyor.
CHP’nin ise arada kaldığı açık. Bir yandan “19 Mart darbesi” ve “Ak Toroslara” karşı siyasal mücadele........
© Gazete Manifesto
