Süreç ve Anayasa
AKP- MHP’nin , “Terörsüz Türkiye” hedefinde, PKK’nin kendini tasfiye etmiş olması noktasında sürecin asli yanının tamamlanarak, kalanın da teferruat kabilinden saydığı, Dem Parti- PKK ve İmralı için ise PKK’nin silahları bırakmasının bir teferruat, aslolanın sonraki somut adımlar olduğu, taraflarca sıkça tekrarlanıyor.
Sürecin aşamalarına yüklenen anlamın farklılıklar barındırması, sürecin tasarruflu kullanılması amacını AKP yönünden besliyor, Kürt hareketini ise bir terbiye alanına çekiyor.
AKP, kendisi için riskler barındıran böyle bir süreci göğüslemek zorunda olan bir parti olsının ötesinde, temel aktör olarak böyle bir süreçten alabileceği en büyük faydayı almaya bakan bir konumdadır. Bu fayda paketinin içinde, başta yeni anayasa sürecine onay almak, oylarını kaybettiği Kürt seçmenlerin tekrar oyunu almak, anayasa gündeminden önce ya da sonra olabilecek bir seçimde, kent uzlaşısı gibi zeminlerden uzaklaştırmak, olası daha geniş ittifakları gereksiz kılmak, Suriye’de cihatçı ortağı Şara’ya zaman kazandırmak gibi ertelenemez ihtiyaçlarını görmek vardır.
AKP için öngörülen risk tanımlamalarının başında ise Kürt hareketinin en asgari düzeyde dahi olsa demokrasi ve hukuk beklentisinin karşılayamadığı durumda, yukarıda belirtilen paketin içinden istediği hiçbir şeyi alamayacağı ve onun sonunu getireceği tezi vardır.
İşte tam da bu noktada, bu günler için milletvekili olan Cengiz Çandar AKP’nin imdadına yetişmekte ve belki de sürece ruhunu veren “tek doğruyu” söylemektedir. Dem Parti milletvekili Cengiz Çandar’ın eveleyip gevelemeden demokrasi olmadan da bir barışın pekâlâ olabileceğini ve demokratik bir Türkiye beklentisinin sürece gölge edebileceği uyarısını yapmaktadır. AKP- MHP için risk bu yanıyla Cengiz Çandar’ın tarifiyle zaten yoktur. Bir başka popüler deyiş ile barışın kaybedeni de yoktur. Cengiz Çandar’ın tarifi, elbette AKP’ye “ rahat ol” çağrısından ziyade, Kürt hareketine gerçekçi ol, “imkânlıyı” iste uyarısıdır.
Sürecin başlamasını sağlayan ve........
© Gazete Manifesto
