“EV”SİZLİK
“Evsizlik dünyanın kaderi olmaya doğru gidiyor.”
Heidegger
Modern insanın en temel vasıflarından birisi “evsiz “liginde. Ev, hayat tasavvurunun yaşama biçimine yansıması. insanların hayat tasavvuru, şehirde dolayısıyla evde kendine ifade imkanı bulabilir. İnsan şekillendirdiği ev tarafından, mahalle tarafından, şehir tarafından şekillenir. Ev, şehrin en temel yapı taşı. Bu manada ev, medeniyet anlayışının tezahür ettiği ya da edemediği mekandır.
Yaşanılan mekanın bir şahsiyeti olduğuna inananların, topografyaya uygun ev inşa ederken düşündükleri bir şey vardı; ufku geniş insanlardan oluşmuş bir toplum. Bir yönüyle bahçeye, bir yönüyle, sokağa ve mahalleye açılan evde yaşayan insanların hayata bakışları ile kentin kimliksiz, insanların üst üste istiflendiği ev tipinde yaşayanların hayata bakış farkını görebilmemiz gerekiyor. Ev, insanda kimlik duygusu oluşturabilmeli, kendi varlığına bir ses olmalı. Bu anlamda gerek fiziki şartlar açısından, gerekse de ruhu açısından, yaşadığımız durumun “ev”sizlik olduğunu ifade edebiliriz.
Evden uzakta olduğumuz için sıkıntılar sürgit devam etmekte. Leyla İpekçi’ye kulak verelim. “Her şey kendi ev'inden uzakta. Şeylerin yerli yerinde olmaması zulüm. Adaletsizlik… Şeylerin yerli yerinde olup olmadığını ölçen iç terazimiz vicdan. Hakkın asli evi. Ve onun yolunun kadim tarifi hepimizde var… Yeryüzündeki her yeri ‘ev' kılabilirsek, zulüm barınacak yer bulamaz. ”
Ev varlığı gerçekleştirme imkanı sunan alandır. Yani mesken, insanın içinde huzur bulduğu, sükun bulduğu yer. Yani imkan sunan mekan. Köklü bir kavram. Konut öylemi, konmaktan gelen göçebeliği çağrıştıran konut, kalınan mekan artık ev değildir.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d