ÇOCUKLUĞUM
Ah çocukluğum, ah masum çocukluğum;
Ne çabuk da kayboldun, kurban olduğum.
Hani, mevsimlerden bahar idi, rüzgâr eserdi; güney doğudan, Yüzlerce ekleme ipli, uçurtmamı uçurtmuştum gökyüzüne.
Seslenirdi aniden ablam! N….. dedim diye azarlardı!
Azarlardı ki, gark olurdum hüzün’e!
Ah Çocukluğum, ah masum çocukluğum;
İlkokul kıyafetlerim, beyaz yaka siyah önlüktü sahip olduğum. Tam sekiz ay misafir ettiğim, o yamalı sadık esvaplarım;
Birde yamalı ayakkabım, içine balon şişirdiğim,futbol topum!...
Kilit tutmaz çatlamış çantam, birkaç defter ve kitaptı arkadaş olduğum..
Ne bu günkü gibi, kirlenmişliğimiz vardı;
Ne de, her tarafta savaş, kan ve gözyaşı akardı!
Belki de vardı, biz bilmezdik savaşın korkunç adını;
Okul ödevimiz Türkçe’de, Hasan ile çomarı ezberlemek vardı!
Ah Çocukluğum, ah masum çocukluğum;
Aynı sınıfta,........
© Gazete İpekyol
