ÜÇÜNCÜ YILINDA 7 EKİM DEVRİMİ
İsrail-Filistin merkezli cephenin küresel bir cephe olduğunu asla akıldan çıkarmamak gerekir. Diğer gözden kaçırılmaması gereken husus ise yenik soykırımcı tarafın sürekli galipmiş gibi benzer planlar hazırlayarak yapılan tehcir, açlık ve soykırımı sürdürmeye devam etmesi, işgali genişletirken dikkatleri başka yöne çevrilmesi. Zira her planın reddedileceği biliniyor ve bu girişimler, gözleri yaşanan insanlık dışı suçlardan uzaklaştırıyor.
İslam ümmetinin on yıllar boyunca ümmete yapılan bu soykırımda soykırımcıların yanında olabilmesi ve şimdilerde bile İsrail’i kurtarma ve bu cephenin düşmemesi için Atlantik lehine nasıl canhıraş bir çaba içinde olduklarının açık ifşası, küresel bir algı olan antisemitist maskeli ayrıcalığın nasıl sarsıldığının ve halkların nasıl da Filistin lehine dönerek, destekleyerek meselenin aslını öğrenmeye başlamalarının bedeli 7 Ekim değil de başka bir tarihte olsa yine de bir soykırım olacaktı. Çünkü batı demek; soykırım demek, haydutluk ve sömürgecilik demek, bozgunculuk demek…
Trump, Barış planı adını verdiği yeni ve hiçbir uygulanırlığı olmayan saha gerçekliğinden uzak bu savaş ve teslimiyet planı ile siyonist soykırımcı cephenin yenilmişliğini değiştirebilir mi, İsrail'in Hamas/direniş/İslam ümmeti karşısında yenildiği gerçeğini değiştirip Netanyahu’ yu kurtarabilir mi? Zor görünüyor. Soykırım cephesinin ateş gücü yüksek ancak askeri alan da dahil hiçbir sahada stratejik bir zafer elde edebilmiş değil.
Bu planı ilk reddeden İslami Cihad oldu. Hemen hemen aklı başında tüm kesimler bu planı bir dayatma olduğunu ve kesinlikle barış içermediğini açıkça görmektedir. Zira taraflardan biri olan Hamas'la herhangi bir müzakere yapılmadan hazırlandı ve İsrail'in ‘lehime’ dediği, Trump'ın da ‘Hamas bunu kabul etmezse daha sert davranacağız’ şeklinde tehdit ederek dayattığı bu plan hakkında Ziyad En-Nahhale’nin açıklamaları özetleyicidir: “Biz söz konusu Amerikan İsrail açıklamasını bölgeyi patlatacak bir reçete olarak görüyoruz.”
Fetih Hareketi Merkez Komite üyesi Abbas Zeki de ABD planının Filistin halkının rızası olmadan dayatıldığını belirterek, önerilerin “teslimiyet belgesi” niteliğinde olduğunu ifade etti.
Hamas da bu haliyle teklifi zaten kabul etmiyor. Zira bu dayatma/plan, Filistin davasını genel anlamda sonlandırmaya yönelik bir adımdır. Hamas ve diğer Filistinli gruplar (https://ydh.com.tr/d/31311/direnis-gruplari-trump-in-planina-karsi-tek-yumruk), ABD'nin Gazze için önerdiği planının mevcut haline temelden karşı. Zira planın uluslararası güç konuşlandırılması, silahsızlanma, uluslararası yönetim ve yeniden inşanın siyasi şartlara bağlanması gibi maddelerini "yeniden işgal" ve "uluslararası vesayet" girişimi olarak değerlendiriyor.
“Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Gazze’de İsrail tarafından sürdürülen soykırımın durdurulmasını en yüksek öncelik ilan ederek, ABD’nin ateşkes planına karşı birleşik bir Filistin tutumu için acil ulusal konferans çağrısı yaptı.” https://ydh.com.tr/d/31304/fhkc-abd-plani-filistin-icin-varolussal-tehdit-tasiyor
“ABD ve İsrail’i Gazze’de işlenen “utanç verici ve korkunç suçlardan” sorumlu tutan Ensarullah Hareketi lideri Abdulmelik el-Husi, Filistin direnişini silahsızlandırma ve mücahitleri sürgün etme planlarının Trump’ın girişimleriyle hayata geçirilmek istendiğini........
© Gazete İpekyol
