MİRAS, VASİYET VE ADALET
Öncelikle şunu belirtelim ki miras kavramı ölen kimsenin arkasında bıraktığı mal için kullanılır. Kişinin ölmeden önceki malı asla miras değildir, kullanım hakkı tamamıyla kendisine ait olan kendi malıdır. Miras, ölümden sonra gerçekleşir. Halk arasında, ölmeden önce bir babanın çocuklarına malını bölüştürmesine miras paylaşımı denilmesi yanlış bir ifadedir. Buna miras değil, “hibe” demek daha doğru olur.
Hayatta iken kişi malını çocuklarına bölüştürmek zorunda değildir, malında istediği şekilde tasarruf etme hakkına sahiptir. Malını kendisi için harcayabileceği gibi, dilediği kimselere ya da kurumlara bağışta da bulunabilir. Çocukları arasında mal taksiminde eşit davranmayabilir, çocuklarına vermeyip yabancı kimselere de bağışta bulunabilir, bazı çocuklarına vermeyip bazılarına verebilir. fıkhi açıdan bu tasarrufa karşı bir engel yoktur. Ancak bu tutum, ahlaki açıdan tartışma konusu olmuştur. Konuyla ilgili hadislerin farklı yorumlanması nedeniyle İslam âlimleri arasında farklı görüşler bulunmaktadır.
Hadislerde çocuklara karşı adil olmak emredilmiştir. Örneğin: “Allah’a karşı gelmekten sakının ve çocuklarınız arasında âdil olun.” buyrulmuştur. (Buhari, Hibe, 12.) Çocuklar arasında ayırım yapmamak gerektiğini gösteren bir hadis rivayeti de şöyledir: Sahabeden Beşîr b. Sa‘d, malının bir kısmını oğlu Nu‘mân’a verince, hanımı Amre bint Revâha, Peygamber (ASV) şahitlik etmedikçe bu bağışa razı olmayacağını ifade etmiş. Bunun üzerine Beşîr b. Sa‘d, Resûlülah’a (ASV) gelerek durumu anlatmış ve buna şahitlik yapmasını istemiş. Peygamber (ASV) Beşîr’in başka çocuklarının da olduğunu ve onlara oğlu Numan’a verdiği gibi mal vermediğini öğrenince, yaptığı bu bağıştan dönmesini, verilen malı Numân’dan geri almasını, çocuklar arasındaki muamelelerde âdil ve eşit olmasını; aksi takdirde zulüm anlamına gelmesi sebebiyle böyle bir olaya şahitlik yapamayacağını, zira kendisinin ancak hak olan bir işleme şahitlik yapabileceğini ifade buyurmuştur. Peygamber (ASV)’ın Beşir’e, “Beni zulme şahit tutma, onu geri al, ben zulme şahitlik edemem, bu doğru bir davranış değil. Ben ancak doğru olan şeye şâhitlik ederim, çocukların senin üzerindeki haklarından biri de onlara eşit muamele etmendir.” buyurduğu farklı rivayetlerde yer almıştır. (Buhari, Hibe, 12.)
Baba sağlığında malını çocukları arasında bölüştürme kararı alırsa, Şafiî ve Hanefî âlimlerine göre, Malikîlerden de güçlü olan görüşe göre, adil davranarak, çocuklar arasında ayırım yapmadan eşit şekilde dağıtması müstehabtır, sünnete en uygun olanıdır. Ayırım yapması ise mekruhtur. Ahmet b. Hanbel’e ve bazı Mâlikî âlimlere........
© Gazete İpekyol
